Köşe Yazıları
Giriş Tarihi : 17-10-2015 10:38   Güncelleme : 17-10-2015 10:38

Seçmenin Nabzı

Siyasiler ne düşünürler bilmem ama seçmen gayet mantıklı nedenleri birleştirerek sandığa gitmeye hazırlanıyor

Seçmenin Nabzı
Siyasiler ne düşünürler bilmem ama seçmen gayet mantıklı nedenleri birleştirerek sandığa gitmeye hazırlanıyor. Önceden göze çarpan 'benim partim her şeyi ile en iyisidir' mantığının yerini  daha güzel şeyler yapılabilir düşüncesi almaya başladı. Bu sonuç bile başlı başına bir gelişmişlik örneğidir. Yedi Haziran seçiminde AK Partiden  koparak haklı arayışları neticesinde MHP ve HDP'ye yönelen seçmen bunun iyi  bir örneğidir. Ne var ki  7 Haziran seçiminde  çok güzel bir ivme yakalamış olan MHP bu kazanımı kendisini fazla ifade edememesi nedeni ile avantaja çevirememiştir. Şeffaf ve hesap verilebilirlik  ekseni etrafında ortaya koymuş olduğu ilkeler   AK Parti ile hükümet kurmanın önünde ki en büyük engellerdi. Seçmeninin kanaati MHP'nin tutumunun doğru olduğu yönünde olmakla birlikte çok kesin kararların siyasette yerinin olmaması  gerektiği noktasında  birleşiyor. Ancak  MHP  çok daha kötü şartlarda CHP ile koalisyon  hükümeti kurduğunda  yıllarca eleştirilmiş, Milliyetçi bir partinin sol parti ile ortaklığının ihanet  olduğu ifade edilmişti. İşin en garip tarafı  Devlet Bahçelinin Rahmetli Ecevit'in yanında  ki edeple  duruşu bile bu günkü AK Partililerce 'gelin' tanımlaması ile netice bulmuştu. Oysaki  Ecevit'in devlet adamı olmaktan öteye şahsi menfaat ve kaprislerinin  olmadığı herkes tarafından  iyi biliniyordu.  Mal mülkle işi olmayıp, sıradan bir insan gibi yaşayıp, sıradan biri gibi aramızdan ayrılıp gitmiştir. Hatta ebedi hayata uğurlanmadan bir yıl evvel  Hicaz Bölgesinde  kendisine miras kalan muazzam serveti  Türk Hacılarının konaklayacağı yer  haline getirilmek üzere  bağışlamıştır. Bu konuda ise"Bu mirasın Türkiye'ye, Türk hacılarına yararlı olması  beni mutlu eder" demişti. Geçmişte kayda değer şaibesi bulunmayan bir parti ile koalisyonu yıllarca eleştirilen MHP, AKP ile hükümet kurmuş olsaydı  17 Aralık muamması hasebiyle tarih sahnesinden silinirdi. HDP destekli  CHP ile hükümet kurması ise aynı sonucun ortaya çıkmasına neden olurdu.  Kaldı ki  hükümet kurma yetkisi dahi verilmemişken MHP'nin elini taşın altına koymadığı için eleştirilmesinin  çokta bir mantığı olmayacaktır. Son bir ay içerisinde pkk ile bağları olmadığını dillendirme cesareti bulan HDP'nin baraj çizgisinde  bir varlık göstereceği söylenebilir. Seçmen bu ifadelerin daha önce kullanılması görüşünde birleşiyor.  Bu günlerde varlığını kaybeden pkk ile ilişkilendirilmemeleri gerektiğini söyleyenler bu söylemlerini  yüzlerce insanın ölümünden   önce  sloganlaştırmalıydılar. 7 Haziran sonrası süreçte en çok puan alan partinin CHP olduğu  görüşü bir hayli yaygın.  Hem koalisyon görüşmelerinde ki samimiyeti, hem de ekonomik manada vaatleri seçmen nazarında kayda  değer bulunuyor. AKP, çözüm süreci gibi özel bir uygulama yerine devlet kanun ve nizamlarıyla birlikte sosyal devlet ilkesinin gereklerini   Doğuanadolu Bölgesinde yerine getirmiş olsaydı  pkk bu derece eylem serbestine sahip olamayıp,  anneler ağlamamış olacaktı. Halk ile sorun yoksa halkın arkasına sığınan pkk muhatap alınmamalıydı. Halka hizmet noktasında bir eksiklik tespit edilmişse bu eksiklik devlet eli ile giderilmeliydi. Böylesine  kesin hatlarla  bir devlet politikası  yürütülmüş olsaydı AKP hakikaten 2027 yılına kadar Türkiye'de iktidar kalabilirdi. Bu günkü tablo ise Doğuanadolu politikasında başa dönüldüğü izlenimini vermektedir.  İşte bu ince çizgiler nedeni  ile  siyasi partiler iyi bir imtihandan geçiyor görünse de aslında en büyük sınavı verecek olan  yerinde değerlendirmeleri nedeni ile Türk seçmeni olacaktır.  Hadi hayırlısı diyelim.  
AdminAdmin