Güncel
Giriş Tarihi : 03-07-2018 19:35   Güncelleme : 03-07-2018 19:35

Sevgi Dolu Bir Dünya

Sevgi Dolu Bir Dünya
Ayşe Akyüz, 2010 yılında kızı İrem Akyüz'ün Lösemi Hastalığına karşı amansız mücadele veren bir anne.  Minik kızının hayatta kalması adına verdiği mücadeleden başarıyla çıkan Anne Ayşe Akyüz, tedavi müddetince yaşadıklarını Yorum kapaklı Gazetesine anlattı. Çocuğunuzda Lösemi Hastası olduğu söylendiğinde nasıl bir ruh hali içerisinde oldunuz? Tabi çok zor bir hastalık. Birkaç ay sürekli ağlamayla geçti.  Sonrasında ufak ufak bu hastalığa alışmaya başladım. Zaten alışmaktan başka bir çarem de yoktu. Hastaneye gidip geldiğimde  benim çocuğumdan çok daha kötü durumda olan insanlarla karşılaştım. Sonuçta bir kanser ama daha da derinleşmiş olanıyla yüz yüze olanları gördüm. Halime şükredip mücadele etmekten başka çarem yoktu. Bunu yaptım. Bunu yaparken derdi veren Allah'ın mutlaka bu derde  bir çare de yarattığına inancım tamdı. Bu inanç güçlü olmamı sağladı. Zorluklara ve imkansızlıklara direnmeme neden oldu. Lösev'le nasıl tanıştınız? Bir kağıt verdiler onu doldurduk, başvurduk. Tedavimizi yapan doktor ilaç ya da kan gerektiğinde bize haber verin demişti. Bunları gönüllü verebilecek kimseler olduğunu söylemişti. Adının Lösev olduğunu öğrendiğimiz bu kurum elimize tutuşturulan kağıtta ki kan yad a ilacı bize temin ediyordu. Mesela bir ilaç karaborsaya düşüyor biz o ilacı bulmakta ya da almakta zorluk çekerken Lösev bunu rahatlıkla temin edip bize veriyordu. Lösev'in daha başka yardımları oldu mu? Tabi, kan ve ilaç gibi desteklerden sonra özellikle ramazan ayında kuru gıda, kuru bakla ve et kolimiz geldi. Bu et 7 buçuk kilo. Biz oraya gittik, bize, 'siz bizim ailem,z,n bir ferdisiniz' dediler. Daha sonra yardımlar başladı. Çocuğunuzun rahatsızlığı nasıl başladı: Çocukta rahtsızlık olduğunu ateşle anladım. Hiç bir şeyi yokken önce  ara ara ateş, sonrada uyuklamalar başladı. Bunu bacak  ağrıları takip etti. 3 ay hastanede yattık sonra teşhis konuldu. İlk başta ve son evresinde hep ateşlenme oluyor. Normalde bu hastalığın en son safhasında ateşlenme olurken benim kızımda en başta ateşlenme oldu. Hastanede 3 ay yatmamıza rağmen nedeni bulunamadı. Ondan sonra yeniden araştırmada kaldık İstanbul da. O zamanlar lösevilik tedavisi  yolladılar bana Ankara'dan. Lösev'in ne olduğunu dahi bilmiyordum.  Ankara'ya gittim. Oradaki çocukların tedavi oluş şeklinin görmeniz lazım.  Her şey hastaların önlerinde. Salatalığı, domatesi, biberi, tavuğu her şeyi önlerinde. Yumurtalarını tavuklar veriyor, sütleri, yoğurtları  ineklerden kazanla önlerine geliyor. Anneler var orda da böyle. Hastalara kendi öz evladı gibi bakan ve hizmet eden. Ne zamandan beri Lösev Üyesisiniz? 2010'dan beri bu işin içindeyim.  2, 3 yıldır böyle aktifim. Sadece bağışlarla. Orada grubumuz var, herkes yaptığı şeyi paylaşıyor. Lösev kocaman bir aile ama parayla  yapılan tek bir şey yok.  Her şey gönüllülük esasına göre yürütülüyor.  Hastane masrafı çok. Buna rağmen bugün git 3 ay sonra gel yok. Bugün gidip yarın geliyorsun. Tedavi aşamasında ne gibi bir sıkıntı ile karşılaştınız? Tek sıkıntı karaborsaya düşen ilaçlardı. O zaman Küçükçekmece'de oturuyordum.  Haftada 4 kere  gittiğim oluyordu.  3 gün gidip 2 hafta yattığımda oluyordu hastanede. 1 ay çıkmadığımda oluyordu.  1 yıla yakın yatmışlığımız vardır  hastanede. 1 gün çıkıyorsun, 2 gün çıkıyorsun tekrar yatıyorsun. Hep bu şekilde devam etti. Yol masrafı, çocuğun masrafları, istekleri hep Vakıf tarafından karşılandı. Orta gelirli bir aile bu masrafı karşılayabilir mi Normal şartlarda zaten 250 miyarla 500 milyar arası hastanın tedavi masrafları tutuyor. Kemoterapi alıyorsun. Normal büyükler 20 gün arayla alıyor ya da 1 ay arayla. Çocuklar her gün, bazende 3 gün arayla.  İki terapi arası  en fazla 15 gün olabiliyor. Bu masraflı bir hastalık. İlik nakline gidilirse masraf bir o kadar daha artıyor. Çerkezköy de sizin gibi Lösev'e kayıtlı kaç kişi var? Burada bize 7 kayıtlı hasta olduğu söylendi. Allah sayısını arttırmasın. Fakir bir aileye bu hastalık geldiği zaman işin içinden çıkamaz. Vakıf bağışlarla ayakta duruyor. Şuan lösenta hastanesi yapıldı. 400 yataklı olmasına rağmen Devlet sadece 75 yataklı olmasını öngördü. Orada normal hastalara da bakıyorlar. Ancak dışarıda  30 bine yakın benim gibi aile var, benim gibi anneler var. Vakıf  nasıl ayakta duruyor? Ben ve benim gibiler vakfın gönüllü üyeleriyiz. Belediye başkanlarına, milletvekillerine ve eli dönen iş sahiplerine giderek vakfın çalışmalarını anlatıyor destek talebinde bulunuyoruz. Reklamlarımız var. Çok güzel bağışlar geliyor.

Röportaj: Asim YAVUZ

AdminAdmin