Yaklaşan Cumhuriyet Halk Partisi Kapaklı İlçe Kongresi öncesinde, isteyen başkan adaylarının görüşlerine yer vermeyi uygun gördük. Bu sayımızda ilçe başkanlığına adaylığını açıklayan Değer Koç'a sorularımız yönelttik.
Sizi CHP İlçe Başkanı olmaya iten nedenler nelerdir?
Her şeyden önce heyecanını kaybetmiş, yorulmuş ve yıpranmış bir ilçe yönetimimiz var. Bugüne kadar çok fazla emek harcadılar çok çalıştılar ama artık değişim zamanının geldiğini ve bu değişimde de gençlere fırsat verilmesi gerektiğini düşünüyorum.
Yaşınızın genç olması nedeni ile ilçe başkanlığını taşıyamayacağınız yönünde görüşler söz konusu. Bu konuda neler söyleyeceksiniz?
İstanbul 29 Mayıs 1453 Tarihinde Fatih Sultan Mehmet tarafından fethedildiğinde Genç Sultan henüz daha 19 yaşındaydı. Ülkemizde seçilme yaşı 18’e düştü. Hepsinden önemlisi Mustafa Kemal Atatürk bu ülkeyi gençlere emanet etti. Eğer yaşımın genç olduğunu ve bu yüzden İlçe başkanlığını kaldıramayacağımı düşünenler varsa bu durum gerçekten çok üzücü. Genç yaşta böyle bir işe medeni cesaret gösterip aday olduğumu takdir etmek yerine bunu eleştirenler varsa eğer yaptıklarımı yapmaya cesaret edemedikleri içindir. Ayrıca yaş konusu ile ilgili çok sevdiğim bir sözü söylemek istiyorum; “Zaman insanları değil armutları olgunlaştırır insanlar yaşadıklarıyla armutlarda zamanla olgunlaşır.” Yani benim parti içerisindeki zamanla edindiğim tecrübenin İlçe Başkanlığı yapmam için yeterli olduğunu düşünüyorum.
Ülke genelinde 31 Mart seçimlerinde CHP büyük bir başarı sağlamasına rağmen Kapaklı'da aksine seçimi kaybetmiştir. Seçimin kaybedilmesinin başlıca nedenleri nelerdir.
Aslında sonuçların böyle olacağı 16 Nisan referandumundan 31 Mart seçimlerine kadar ortadaydı. Ama maalesef ilçe örgütümüz ve belediye başkanımız bu eksiklik ve hatalar karşısında önlemler alıp yeni stratejiler geliştirmedi. Seçimi kaybetmemizin en büyük etkenlerinden birisi İlçe örgütünün ve belediye başkan adayının koordineli bir şekilde çalışmamasından kaynaklıdır. Bir belediye başkanı partisinin örgütünü görmezden gelip yok sayarsa elbette ki seçimi kaybeder. Parti örgütünün eksikleri ve hataları var, mesela bugüne kadar yapılması gereken ilçe danışma toplantılarını hiç yapmadılar. Eğer bu toplantılar yapılmış eksikler ve yanlışlar tartışılıp düzeltilmiş olsaydı süreçler bu şekilde işlemez böyle sonuçlanmazdı.
Seçimin kaybedilmesinde daha başka faktörler var mıydı?
Diğer etkenlere gelecek olursak, hatalı bir meclis listemiz vardı. Adayımız çok fazla kibirliydi, rakiplerine ve çevresindeki insanlara hep tepeden baktı. Aynı zamanda adayımızın etrafında ona hiç bir zaman doğruyu söylemeyen, yaptığı hatalarını dahi alkışlayan riyakar insanlarla doluydu.
İlçe başkanı olmanız halinde 31 Mart seçim sürecinin aksine CHP'de bir diriliş yaşanabilir mi?
Elbette bir diriliş yaşanabilir. Her şeyden önce taze ve yeni kanlardan oluşan yepyeni bir yönetimle çıkacağız sahaya. Alışılmışlığın aksine genç ve heyecanlı bir ekip. Siyaseti sadece parti binasına hapseden değil siyaseti sokağa, tarlaya, kahveye, fabrikaya taşıyan bir ekip olacağız. Önce parti içinde örgütlenmeyi tamamlayıp daha sonra halkı örgütleyeceğiz. İnsanlar Cumhuriyet Halk Partisi Kapaklı İlçe örgütünü tanıyacak.
İlçe başkanlığına soyunan Zafer Akgün'ün İrfan Mandalı ile birlikte yol yürüdüğü, Erol Özkan 'ın ise Anadolu Dernekleri üzerinde etkili olduğu gerçeğinden yola çıkarak bu iki güçlü rakip karşısında başarı sağlayabilecek misiniz?
Bizim ekibimiz onlardan çok daha güçlü ve bizler başarı sağlayıp kurulacak olan sandıktan üyelerimizin takdiri ile seçileceğiz. Bakın Cumhuriyet Halk Partisi isimlerden büyüktür yani kimin kiminle hareket ettiğinin yada isimlerin hiç bir önemi yoktur. Karar, söz ve yetki üyenindir. Bu partinin asıl sahibi üyeleridir.
İlçe Başkanlığına getirilmeniz durumunda gelecek yerel seçimlerde İrfan Mandalı'nın Belediye başkan adaylığına sıcak bakar mısınız?
Bunun kararını verecek olan yetkili organ ben değilim. Benim savunduğum tek bir gerçek vardır oda önseçim. Az önce sormuş olduğunuz soruda da söyledim; Cumhuriyet Halk Partisi isimlerden büyüktür. Karar, söz ve yetki üyenindir. Bu partinin asıl sahibi üyeleridir. Bizler göreve geldiğimiz zaman sandığı kurarız İrfan Bey tekrardan aday olmak istiyorsa, diğer aday adayları ile birlikte sandığa girer ve üyenin takdiri ile sandıktan çıkan kişi bizim belediye başkan adayımız olur. Bunun en güzel örneğini bu dönem hemen yanıbaşımızda Saray’da yaşadık. 6 aday adayı vardı, sandık kuruldu, tüm üyeler sandığa gidip aday görmek istedikleri isim için oy kullandı. Sandıktan çıkan Özgen Erkiş, partimizin adayı ve Saray’ın belediye başkanı oldu. İşte parti içi demokrasi budur bunu gerektirir.
Zafer Akgün'ün parti üyeliğine Erol Özkan'ın referans olması, bütün kapıların İrfan Mandalı'ya çıktığının bir işareti mi?
Öncelikle şunu söylemek istiyorum Erol Özkan’ın kongrede aday olabilmesi için meclis üyeliğinden istifa etmesi gerekiyor. Tüzüğümüz açıkça şunu söylüyor; “Nüfusu 50.000’den fazla olan yerlerde belediye meclisi ve il genel meclisi üyeleri bu görevlerden istifa etmedikleri sürece kongrelerde aday olamazlar.” Ancak şuna engel değil; Mahalle delegesi seçimlerinde herkes liste çıkarabilir. Yani Erol Bey mahalle delegesi seçimlerinde istediği şekilde liste çıkarabilir. Bunu aday olmayan siz yada bir başkası da yapabilir. Çıkarılan bu listeleri üyeler gelip oylar yani bunda bir sakınca yok. Ancak altını çizerek söylüyorum; Erol bey belediye meclisi görevinden istifa etmeden mahalle delege seçimlerinde liste çıkarır ve benim çıkarmış olduğum listenin karşısında yarıştırırsa ve kaybederse kongre günü geldiği zaman şunu söyleyebilir; “Benim mahallelerde kazandığım delege sayım yetersiz yani aday olsam bile seçilemem” diyerek adaylık yarışından çekilebilir. Eğer Erol bey kastettiğiniz gibi tavşan aday değilse yani delege seçimlerinde derdi üyelerin oylarını bölmek değil gerçekten seçim kazanıp İlçe başkanı olmaksa daha delege seçimlerinden hemen önce belediye meclisinden istifa etmelidir. İstifa etmiyorsa bütün kapılar söylediğiniz kişiye çıkıyor olabilir.
Peki son olarak söylemek istediğiniz bir şey var mı?
Bu seçimin sonucunu belirleyecek olanların, sandığa gelmemiş parti üyelerimiz olduğunu hatırlatmak isterim. Bu partiyi ayakta tutanlar, partinin cefakar üyeleridir. Oy kullanacakları bu seçimde partinin gerçek sahiplerinin, ne politikacılar ne belediye başkanları ne de yöneticiler olmadığını hatırlatmak isterim. Bizler toplumun her kesiminin söz sahibi olacağı, bir anlayışla halkın iktidarını kurmak için ciddi bir yol ayrımındayız. Yeter ki partide iktidar olmaktan çok, yerelde ve Türkiye'de iktidar olmayı düşünen kendi makamlarının güçlerini parti içi seçimlerde değil de genel seçimlerde kullanacak Cumhuriyet Halk Partisine candan bağlı kişilere bu gibi önemli görevleri verelim.
