Güncel
Giriş Tarihi : 22-11-2018 18:08   Güncelleme : 22-11-2018 18:08

Hz Peygamberi Anlayabilsydik..!

Hz Peygamberi Anlayabilsydik..!
Beşeriyetin şeref bulduğu kutlu doğumun yıl dönümü. Hazreti Peygamber'in Dünya'ya teşrifleri ve yaşanan olağanüstü olaylar yeni dünya nizamının müjdecisiydi. O'nun doğumu beşeriyet içindi. O, insanlığa huzur, saadet, güven, sevgi, adalet, özgürlük ve kardeşlik sunmak için yaratılmıştı. O, Allah'ın özlediği kul modeliydi. Bir elinin verdiğini diğer eli duymayacak kadar ince, komşusu açken tok yatmayacak derecede sosyal, geceler boyu ümmetim diyerek Allah'a yalvaran merhamet abidesiydi. Bildirdiği emir ve yasaklar, Allah'ın insanlığa mesajlarıydı. O'nun vasıtasıyla tebliğ olunan bu mesajlar, sosyal ilişkilerden müteşekkil Din kavramının özünü oluşturur. Çok fazla yoruma muhtaç olmayan, belirtildiği gibi kabul görmesi gereken, evrensel nitelikteki bu çatı; ne gariptir ki yine kendi mensubiyeti çerçevesinde laçkalaştırılmış, içi boşaltılmış, kişi, kesim, gurup, cemaat ve devlet liderlerinin çıkarları doğrultusunda şekillendirilmiştir. İslamiyet, Hazreti Peygamber vasıtasıyla 14 asır evvel; ilim, teknoloji, insan, çevre, hak, özgürlük, adalet, paylaşım ve hayata dair her güzelliği emir buyurmasına rağmen İki milyar civarında olduğu bilinen İslam Alemi, bu derece açık ve net ilkelere aldırmayıp, sürekli bir  kaos içerisinde debelenmektedir. Çok abartmaktan endişe duymakla birlikte Müslümanlar  nezdinde menfaate dayalı aşırı sayıda din anlayışı insan ruhunu derinden derine incitmektedir. Dini farklı yorumlamaktan, menfaate binaen şekillendirmekten, hafife alıp umursamamaktan neşet eden bu inanç şekilleri maalesef İslam Aleminin yaşadığı buhranın asıl nedenleridir. Paranın ilah addedildiği, politikanın dinin merkezine oturtulduğu, haramın meşrulaştırıldığı, yalan ve riyanın nezaket kabul edildiği böyle bir dünyada hiç kimse Peygamberi anladığı, dinin evrensel mesajlarını özümsediğini iddia edemez. Şayet O'nu ve O'nun vasıtasıyla bizlere ulaştırılan Dini Buyrukları  gerektiği şekilde anlamaya çalışsaydık, çeşitli coğrafyalarda Arşa yükselen mazlum milletlerin feryatlarına tanık olmayacaktık. O'nu gerektiği gibi sevip, anlamış olsaydık, mezhep çatışmaları nedeniyle binlerce inanan öldürülmeyip, bir zamanlar İslami ilimlere  merkez olmuş diyarlar barut soluyup, ateş kusuyor olmayacaktı. O'nu anlamış olsaydık, sözleriyle medeni, uygulamalarıyla yamyamları aratmayan Avrupa sömürgeciliğine duçar kalmayacaktık. O'nu anlamış olsaydık, 60 Müslüman ülkenin altmışı da parya konumuna düşmeyecekti. Bir kaç yıl önce neşredilmiş küçücük bir kitapçıkta, Peygamber anlatılırken okuyucuya bir de soru yöneltilmişti. Soru şu şekilde sorulmuş. Özlediğiniz Peygamber, habersizce kapınızı çalacak olsa; hiç bir şey saklayıp gizlemeden O'na gönül rahatlığıyla kapılarınızı açabilir miydiniz? Doğrusu insanı çok ama çok düşündüren bir soru. Cevabı ise kişiden kişiye değişmekle birlikte oldukça korkunç..!
AdminAdmin