Geçen hafta Kent Konseyi yeni binasına taşındı. Her programda olduğu gibi yine işlerin yolunda gittiğine dair sözler söylendi. Tabi Kaymakam’ın hakkını iade etmek gerekir. İlçede Türk Hava Kurumu ve Kızılay’ın olmadığını ifade etmesi beni sevindirdi. Ancak yan yana hizmete sunulan Kent Konseyi ve Muharip Gaziler Dernek Lokallerinin kapısına engelliler giremez tabelası asılmasını çok yadırgadım.
İki lokalin kapısında da aslında böyle bir tablo yok. Ancak sapa sağlam insanların dahi çıkmakta zorlandığı merdivenler bu kardeşlerimiz için aşılması zor engellerdir.
Tören sonrasında lokale girememeleri beni çok rahatsız etti. Kapaklı’nın bürokratları günü kurtarmak adına vatandaşı bir odadan diğer odaya taşımayı sanıyorum büyük bir meziyet addediyorlar. Ama asıl maharetin engellilerin önündeki engelleri kaldırmak olduğunu unutuyorlar.
AYIP BEYLER AYIP
Bir de bu insanların mekan olarak benimsediği bir bina var. Aslında bir salon. Bakımsız ve daracık. Başkan Hayati Çakan, çalmadık kapı, aşındırmadık eşik bırakmadı. Ama ne yazık ki sesini duyan olmadı.
Engelliler Derneği Başkanına yaşam evi için bir arsa tahsis edileceğini söylemişler. Yani sadece söylemişler, yaşam evinin ne zaman, nasıl ve kim tarafından yapılacağı henüz belli değil. Daha da önemlisi arsa konusu bile henüz netlik kazanmış değil.
İstediğimiz tek şey insanımızı rahatsız eden çarpıklıkların ilçeyi idare edenleri de rahatsız etmesi. Sorumluluk bilinciyle hareket edebilmeleri. Halkla iç içe olup, meseleleri yerinde görmeleri.
YA VEKİLLER
Kapaklı’nın talihsizliği sadece Kent Konseyi ve Engelli Yaşam Evi ile sınırlı değil. Kapaklı her alanda hizmetten yoksun. İnsanımız ise bu terk edilmişliğe uyum sağlamış durumda. Hiç kimse hizmet alamamaktan yakınmıyor. Bilakis 2019 seçimlerinde gönül verdiği partinin muzaffer olması adına şimdiden çalışmalara başlamış. Bir kısmında teessür, diğer bir kısmında ise tedirginlik mevcut. Eh, bu tabloyu görüp de kel başa şimşir tarak demeden geçmek olmaz.
Vatandaşın bu rahatlığı öyle sanıyorum ki vekilleri son derece mest ediyor. Bırakın hizmet getirmeyi, adamların Kapaklı’ya uğradığı yok. Mustafa Yel ve Metin Akgün’ü en son ilçe kongresinde görme şerefine nail olmuştuk. Tarihin onurlu sayfalarından sundukları pasajlarla tabanı fişekleyip gittiler. Gidiş o gidiş. Gelişleri sanırım ancak seçim arifesinde olur.
GERİDE KALANLAR
Geride kalanlar Kapaklı’dan kopuk. Hizmet üretmek yerine bolca dedikodu üretiyorlar. Bu hal bana bir Karadeniz fıkrasını hatırlattı. Fıkra hakikaten enteresan. Uzun zaman vücudunun her tarafı ağrıyan Temel dayanamayıp doktora gider ve başlar anlatmaya:
-Doktor Bey, çok hastayım, vücudumun neresine dokunsam şiddetli bir şekilde canım yanıyor. Bir türlü bu ağrılardan kurtulamadım.
Doktor Temel’i dinledikten sonra vücudunun ağrıyan yerlerini parmağıyla göstermesini ister. Temel parmağını kafasına dokundurunca feryat eder. Sonra göğsüne ve bacaklarına dokununca aynı şekilde göğsü ve bacağının şiddetli bir şekilde ağrıdığını söyler.
Bir müddet izlemede kalan doktor Temelin parmağını muayene eder ve şöyle söyler:
-Evladım, rahatsızlık senin vücudunda değil parmağında, bak parmağın kırık. Bunun için dokunduğun her azanı rahatsız hissediyorsun.
Sanırım Kapaklı’yı anlatmak açısından güzel bir teşbih. Umarım parmağının kırık olduğunu anlamayacak derecede alil düşen kişiler bundan sonra rahatsızlığı başka uzuvlarda aramazlar.
Asim YAVUZ