Güney Asya ülkesi olan Pakistan, Beluçistan, Hayber Pahtunhva, Pencap, Sind Eyaleti, İslamabad, Aşiret Bölgesi, Keşmir, Gilgit - Baltistan olmak üzere 8 eyaletten oluşurken Pakistan İslam cumhuriyeti, Başkent'i, İslamabad, Nüfusu(225) milyon olan Pakistan'ın etnik yapısı (yüzde - 45 Pencabi) ( yüzde - 15 Peştun) ( yüzde - 15 Sindhi) (yüzde 10 - Seraiki) (yüzde - 8 Muhacir ülkenin kuruluşunda Hindistandan göç eden halk. (yüzde - 4 Beluci) ve yüzde 3'ü diğerdir.
Pakistan'ın yüzde 3'lük diğerin içinde yer alan (HUNZA) Türkleri veya (BURUŞOLAR) coğrafi zorunluluklar ve iklim değişiklikleri gibi sebeplerden dolayı Sibirya ve Rus düzlüklerinden Orta Asya'ya inmişlerdir. Pakistan'ın Gilgit-Baltista eyaletinde Karakurum dağları ve Hindikuş dağlarının birleştiği bölgede deniz seviyesinden 7 bin metrenin üzerinde olan harika görünümüyle yüz binlerce ziyaretçinin akınına uğrayan Hunza vadisinde yaşayan tahmini sayıları 87.000 civarında oldukları sanılmaktadır. Hunza'ların nüfusu en çok Baltit şehrinde bulunmaktadır. Hunza'ların ataları öldüğünde yerine en büyük oğlu yönetimi devir alır. Hunza'lar liderlerine (Mir) demektedirler. Yetkiside tartışmaya hiç bir zaman açık değildir. Hunza Türkleri dünyanın en ilginç topluluklarındandır.
Uzun yaşamalarıyla tanınan Hunza Türkleri az yemek çok öğün geleğine bağlı olup doğal yiyeceklerle beslenirken bölgenin en meşhur ürünü olan kayısı ve kayısı yağı vazgeçilmez yiyecekleridir. Dağlardan gelen temiz havayla, doğal su kaynaklarını kullanarak kendi yetiştirdikleri sebze ve meyveleri tüketen . Aynı zamanda dayanıklı dağ keçilerini koyunlarıyla çiftleştirerek evcil keçi ve koyunların yanı sıra bölgenin meşhur büyükbaş hayvanı (Yak) eti ile beslenmektedirler. Tibet'te ve Asya'nın kimi bölgelerinde yabanıl yada evcil olarak yaşayan, bütün gövdesi ve gerdanı yere kadar sarkan uzun kıllarla kaplı bir sığır türüdür. Hunza'lar çok et tüketmelerine rağmen kronik rahatsızlığa asla yakalanmıyorlar.
Hunza Türkleri ortalama 120 ve 130 yaşları arasında yaşayan 60 yaşını yolun yarısı olarak saymaktadırlar. Hunza halkı kansere yakalanmadan çoğu doğal yollarla ölmektedirler. Bu insanlar ilk Türkler gibi çobanlık, ormancılık ve hayvancılıkla uğraşırken göçebe bir hayat yaşamaktadırlar. Hunza Türklerinin en eski Türk dili olan Orhun ve Uygur Türkçesini konuştukları söylensede , konuştukları dil izole bir olan (Buruşaski) dilidir. Bu dil sözlü bir dil olup edebiyatı bulunmamaktadır. Buruşaski, dil ailelerinin hiç biriyle yakınlığı bulunmayan bir dildir.
Hunza Türkleri uzun yıllar boyunca dirençlerini kaybetmeden bir çoğunun hastalık geçirmeden yaşam sürelerinin 110 ila 120 arasında değiştiği 65 yaşına girmek ise henüz yolun yarısı sayılmaktadır. Hunza kadınları 65 - 70 yaş arasında anne olabiliyorlarken 100 yaşında ölenlere genç öldü denliyor.
