Olanca gücüyle bir termik santral ruzgarı estirlmeye çalışılıyor. İnsanımız ise bu konuyu protesto etmek için defalarca sokaklara döküldü. Ne gariptir ki devlet erkanından bu konuda hiç bir açıklama gelmiyor. Ortada sadece askıya çıkarılan bir proje ve bu projenin hayatı alt üst edeceğine inanan halk var.
Halk diyorsak umumi efkariye anlaşılmamalı. Çünkü bu husus bile politikaya alet edilmiş vaziyette. Sokaklara inenler arasında hükümete yakın ne bir siyasetçi var ne de halktan birileri. Yanlışta olsa ses çıkarmamayı yeğleyenler, köşelerine çekilmiş gelişmeleri izliyorlar.
Ülkenin kalkınması ve hayatın devamı için enerji öncelikli ihtiyaçtır. Hele hele gerekli enerjinin yüzde yetmişini ithal eden ülkemizin ihtiyacı nispetinde enerji kaynakları tesis etmesi bir zarurettir. Daha net ifadelerle doğalgazın yüzde 98’ini, petrolün yüzde 92’sini kömürün de yüzde 30’unu dışarıdan karşılayan Türkiye’nin enerji darboğazından bir an evvel kurtulması gerekmektedir.
Ancak bir tarfaftan enrji kaynakları tesis ederken diğer tarftan insanımızın sağlığını tehdit eder konuma düşmememiz gerekir. Bir kanser hastasının milyon liralık tedavi giderleri ve bozulan ekolojik dengeler hesaba katılarak en uygun alanlarda en teknolojik enerji kaynakları oluşturulmalıdır.
Tesis edilmesi düşünülen enerji kaynaklarının yarın karşımıza pişmanlık vesikası olarak çıkmaması için sağlık, doğal denge, yeraltı suları tarım ve oksijen gibi esaslar dikkate alınarak adımlar atılmalıdır.
Karadeniz Yaylalarının bozulup tahrip edilmemesi için insanımızın verdiği zorlu mücadeleleri hatırlamak gerekir. 70 lik nenelerin gözyaşına aldırmadan açılan yollarla doğa bozulmuş, yeşil ve ormanın kardeşliği çok katlı binalarla ortadan kaldırılmıştı.
Ne gariptir ki İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, derin bir vicdan muhasebesi sonucunda büyük bir hata yaptıklarını itiraf etmiş ve aynı yıl içerisinde yapılmış olan bin 750 binanın yıkılması emrini verebilmiştir. Benzer hataların enerji konusunda yaşanmamsı için Enerji Bakanlığı etüd çalışmalarına çok daha fazla zaman ayırarak insanımızın geleceğini tehdit etmeyen çözümler üretmelidir.
İktidar partisi temsilcileri meseleye politik bakmak zorunda olsalar da, insanımız kurulması düşünülen Termik Santralin yerinin Pınarça olmadığı hususunda son derece haklıdır. 500 fabrikanın faaliyet gösterdiği bir bölgeye termik santral kurmak, abesle iştigalden başka bir şey değildir. Bu karar bölge insanını, bilerek ve isteyerek hastalıklara terk etmektir.
Asim YAVUZ