Güncel
Giriş Tarihi : 28-06-2017 09:50   Güncelleme : 28-06-2017 09:50

 DEVLET KAPISINA ANAHTAR             

Umursanmayan  aksaklıkları, kuyumcu  terazisi hassasiyeti ile gözlemlemek durumundayız

 DEVLET KAPISINA ANAHTAR             
Umursanmayan  aksaklıkları, kuyumcu  terazisi hassasiyeti ile gözlemlemek durumundayız. Bunu yaparken çoğu kere söylenen  cümleler  şu mealde oluyor: "Yazmadan önce bizimle bir kere konuşsaydınız daha iyi olmaz mıydı ya da siz hakim mi yoksa savcı mısınız" Hüsnüniyet içeren ilk cümlenin meslek ilkeleri bakımından doğru olmadığını belirtmemiz gerekir. Zira adı ne olursa olsun ortada bir mesele varsa bu konu hakkında ilgili kişi işle konuşmanız, o hususu yazamayacağınız manasına gelir. Ya da  dinlediğiniz bir sürü nedene rağmen  yazıyorsanız  bir art niyet taşıdığınız sonucunu doğurur.  Diğer cümleye gelince meseleyi  dile getirmek başka bir şeydir, mesele nedeni ile hüküm vermek başka bir şey. İkinci şık adaleti temsil edenlerin ilgi alanı. Bizim yapmaya çalıştığımız ise aksayan hususları dile getirmek, halkı ve hakkı çiğneyenleri  lisani hal ile uyarmaktır. Koca Hükümet Binasında açık bir tuvalet bulunmaması gibi. Hasbelkader Mülki Amir katında böyle bir ihtiyaç nedeni ile elimi wc kapısına attığımda kilitli olduğunu gördüm. Yetkililere,  yaşlı bir insanın aynı konumda bulunması durumunda ne yapabileceğini sordum. Malum cevaplar. Gelen vatandaşın  hijyene dikkat etmediği hatta art niyetle lavaboları kirlettiği, kokunun  odalara aksettiği, sonra da Valilik Makamında dahi açık bir tuvalet bulunmadığını söylediler. Söylenenlerin ne kadar doğru olduğunu anlamak amacıyla Gıda Tarım İlçe Müdürlüğü katına indim. Lavaboya ihtiyacım olduğunu söyleyince malum yeri tarif ettiler. Kapıda A4 kağıdı üzerine arızalı yazısı kazınmıştı. Bana arızalı olduğunu söylemedikleri gibi içeride de arızaya dair bir işarete rastlamadım. Yani anlayacağınız arızalı yazısı, vatandaşın böyle bir ihtiyacına karşı alınmış naylon bir önlemmiş. Sonra  Nüfus Müdürlüğü katına indim. Üst kattaki lavabodan esinlenerek  wc'nin kapısını yokladım. Kapı kilitli olduğundan bir hataya maruz kalmamak için kapının yanında ki tabelaya baktım. Üzeri renkli bir kağıtla kapatılmış. Kağıdı yırttığımda tabelada wc yazısını gördüm. Diğer katlara bakmış olsaydım  açık bir wc bulabilir miydim onu bilmiyorum. Ancak her üç katın lavabolarının da sadece memurlara tahsis edildiği, yaşlı, çocuk ve sıfatı ne olursa olsun  vatandaşlara kapalı olduğunu gördüm. Kaymakam M. Yüzer'in bu durumdan haberi olduğuna ihtimal vermiyorum.  Zira devleti temsil eden bir kişinin devlet tanımına aykırı bir eylem içerisinde olması beklenemez.  "Devlet, toprak bütünlüğü esasıyla milletler topluluğunun oluşturduğu tüzel varlıktır. Bütün beşerî faaliyetleri düzenler. Sosyal refah, iç düzen, halk sağlığı için uğraşır, bundan meşruiyet kazanır." onlarca tanım içerisinde özet tanım budur. Skandal olarak nitelendirdiğim bu sorunun personel yetersizliğine dayandırılacağını tahmin ediyorum. Ancak bunun da esası yok. Yani mesnetsiz bir sığınış. Yaklaşık 15 yıl önce kadro bakımından oldukça dolu bir ilin  hükümet binasında da aynı sorunla karşılaşmıştım. Müstahdem kadrosundaki kişiler illegal bir şekilde memurlukla vazifelendirilince, tuvaletlerin de ister istemez kapıları kilitleniyor. Sonra o insanlar koridorlarda kemerlerinden asılmış anahtarların çıkardığı şangır şangır sesler ile ruhlarının en ücra köşelerinde huzuru bulmaya çalışıyorlar. Vatandaşın hasta olmasının, yaşlı olmasının ya da çocuk olmasının ne önemi var ki? Önemli olan en güçlü torpillerle devlet kapısına anahtar uydurabilmek. Uydurulan anahtarla kapıların kilitlenerek belde taşınması işin en kolay tarafı..!  
AdminAdmin