Paneli’nde konuşan Beslenme ve Diyetetik Bölüm Başkanı Prof. Dr. M. Emel Alphan, diyabet yönetimi ve kan şekeri kontrolünde beslenmenin ve yaşam tarzı değişikliğinin önemini anlattı. Diyabet tedavisinde ağırlık kaybının önemini vurgulayan Alphan, “Kilo kaybı tedavinin ilk seçeneğidir. Sadece yüzde 5’lik bir ağırlık kaybının bile son derece olumlu etkileri olduğunu söyleyebiliriz. Yüzde 10’luk ağırlık kaybı ise diyabetle ilgili ölümleri azaltır, Hemoglobin A1 C’yi düşürür. Kan şekerini ve kan yağlarını düşürür. İnsülin kullanan diyabetlilerde insüline olan ihtiyacı azaltır” dedi.
“DİYABET BAKIMININ MERKEZİNE REFAHI KOYALIM”
Panelde diyabet, diyabet kontrolünde beslenme tedavisinin yeri, spor ve yaşam şekli arasındaki ilişkiye dikkat çekildi, diyabetli bireylerin yaşam kalitesinin yükseltilmesine ilişkin önerilerde bulunuldu. Emel Alphan Dünya Diyabet Günü 2024-26 temasının “Diyabet ve Esenlik” olduğunu belirterek, “Uluslararası Diyabet Federasyonu, diyabet eğitimine son derece önem vermektedir. Milyonlarca diyabetli evde, işte ve okulda günlük öz yönetimlerini sağlamada zorluklarla karşı karşıyadır. Dayanıklı ve organize olmaları ve sorumluluk almaları, hem fiziksel hem de ruhsal iyilik hallerini etkileyecektir. Diyabet bakımı genellikle kan şekerine odaklanır ve gün içinde sürekli kan şekerine bakmak zorunda kalmaları, onları bunaltır. Uluslararası Diyabet Federasyonu’nun önerisi ile Dünya Diyabet Günü’nde diyabet bakımının merkezine refahı koyalım ve diyabetlilerin daha iyi yaşamaları için değişimi başlatalım” diye konuştu.
“DİYABETTEN KORUNMADA GERİDE KALIYORUZ”
İstanbul Atlas Üniversitesi Tıp Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Süleyman Hilmi İpekçi, diyabet, diyabet türleri, diyabetin teşhisi ve tedavisine ilişkin konularda katılımcılara bilgiler verdi. Süleyman Hilmi İpekçi sunumunda diyabetin önemli bir sağlık sorunu olduğunu belirterek tüm dünyada hızla artış gösterdiğini söyledi. Hilmi İpekçi “2009’da 2030 Yılı için 438 milyon diyabet hastası tahmin ediliyor. Dünya Diyabet Federasyonu (IDF) Diyabet Atlası verilerine göre, 438 milyonu 2019 yılında geçtik. Dünya olarak diyabetten korunmada olduğu gibi diyabetin artış hızını tahmin etmede de geride kalıyoruz, bugün 500 milyonu aşkın diyabetli var. IDF Diyabet Atlası verilerine göre Türkiye'nin Avrupa’da bayrağı üst sıralarda dalgalanıyor. 2021 Verilerine göre Türkiye’de diyabetli bireylerin oranı yüzde 14,5’e çıktı. Bu yüzde 10 milyonu aştığını göstermektedir” ifadelerine yer verdi.
“DİYABETLİ OLDUĞUNU BİLMİYOR”
İpekçi, konuşmasını şu cümlelerle noktaladı: “Hastalık tanısı konursa hastalığı yönetmek ve hastayı eğitmek kolaylaşır. Hastalığın tedavisi konusunda hastaya dokunmuş oluruz. Ülkemizdeki tüm diyabetliler içerisinde diyabet tanısı konulmamış hasta oranının yüzde 50’lere yakın oluğunu görüyoruz. Yani, neredeyse iki kişiden biri diyabetli olduğunu bilmiyor ve tedaviye ulaşamıyor demek. Obezite, kötü beslenme alışkanlıkları, egzersiz - hareket eksikliği ve sigara kullanımı önemli risk faktörleri arasında yer alıyor. Sigara kullanımı maalesef çok yaygın. Tek yumurta ikizi iki kişiden biri sigara içiyor, diğeri içmiyor. Kilo, beslenme ve egzersizleri aynı. Sigara içen ikiz kardeş diğerine göre üç kat daha fazla diyabet geliştirme riski taşıyor. Tek başına sigaranın diyabet geliştirme riski çok yüksek.”
“EGZERSİZ SONLANDIRILMALIDIR”
İstanbul Atlas Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Fizyoterapi ve Rehabilitasyon Bölümü Dr. Öğretim Üyesi Hikmet Uçgun da “Diyabette Fiziksel Aktivite ve Egzersiz” başlıklı sunumunda diyabetin kontrolünde fiziksel aktivite ve egzersizin önemini vurguladı. Egzersiz ve aktivite sırasında kan glukoz düzeyinin kontrolü, yeterli sıvı alımı, ayak bakımının önemli olduğunu ifade eden Uçgun, “Spora uygun bir ayakkabı tercih edilmelidir. Vücut hijyenine dikkat edilmelidir. Aşırı yorgunluk, baş dönmesi, göğüste sıkıntı, ağrı ve ağırlık hissi, nefes darlığı ve bulantı gibi durumlarda egzersiz sonlandırılmalıdır. Egzersiz sırasında bireyler, yanlarında 15 gram karbonhidrat içeren meyve suyu, glikoz vb. basit karbonhidrat kaynaklarını bulundurmaları, insülin kullananların ise egzersiz yapabilmek için enjeksiyondan sonra 1-2 saat beklemeleri ve insülin uygulanan bölgeyi çalıştırmamayı tercih etmeleri gerekir” tavsiyesinde bulundu.