Özel Harekât Daire Başkanı Süleyman Karadeniz'in, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin ziyaretinde el öpmesi olayına da değinen Yontar: "Bir siyasi kişiliğe saygı gösterilmesine hiç kimsenin itirazı yoktur ancak bizim anlayışımızda askerimiz ve polisimiz tekmil vererek çakı gibi selam durur. Üzerindeki üniforma ile kimsenin elini eteğini öpmez. Onun dışındaki her türlü yaklaşım, devletin dibine dinamit koymakla eşdeğerdir" dedi.
"EMEKLİLER ARASINDA BÜYÜK ADALETSİZLİK VAR"
Ekonomik krize de dikkat çeken Yontar: "Bugün, işsizliğin ve yoksulluğun hızla yaygınlaştığı, sosyal devlet anlayışının tasfiye edildiği, hukuk ve adaletin ayaklar altına alındığı günleri yaşıyoruz. En düşük emekli maaşının 12 bin 500 lira yapılması emeklinin yarasına merhem olmamıştır. Bugün verdiğiniz 17 bin liralık asgari ücret açlık sınırının 2 bin lira altında, yoksulluk sınırınınsa 44 bin 820 lira altında kalmıştır. 10 bin liranın altında emekli maaşı alan yaklaşık 3 milyon 707 bin emekliye 2 bin 500 liralık zam yaptınız. 12 bin 500 liranın üstünde maaş alan hiçbir emekli vatandaşımız bu zamdan yararlanamayacaktır. Bu da emekliler arasında büyük bir adaletsizliğe sebep olmuştur" dedi
"SEYYANEN ZAM VERİLMELİ"
Yontar, prim gün sayısı dikkate alınmadan yapılan bu zamların sadece bir kısım emekliye şirin görünmek için yapıldığını belirtti ve diğer emekliler arasında infial yaratacağını söyledi. "Ödediği primlere göre 12 bin 500 lira emekli maaşı alan emekliler, 12 bin 500 lira almaya devam edecekler. Burada çok büyük bir adaletsizlik vardır. Bütün emeklilere seyyanen 2 bin 500 lira verilmesi daha adil olacaktır. Eğer bu yapılmazsa zam alamayan emeklilere büyük bir haksızlık yapılmış olacaktır" ifadelerini kullandı.
"SİYASİ İKTİDAR HESAP VERMELİ"
AKP'nin iktidarında Türkiye’nin en büyük kaybının devletin kurumsal yapısından parti devletine dönüşmesi olduğunu söyleyen Yontar, açıklamasını şu cümlelerle noktaladı: "Bugün yaşamakta olduğumuz siyasi, sosyal ve ekonomik sorunların temelinde bu sorun vardır. Devletin iyi yönetilmesi için kurumsal yapının güçlü kalması gerekir. Siyasi iktidarların hesap verme sorumluluğu olmalıdır. Devleti parti devleti olmaktan çıkarmak birincil önceliğimiz olmalıdır. Her platformda; inadına parlamenter sistem, inadına güçlü devlet, inadına demokrasi demeye devam edeceğiz."