Güncel
Giriş Tarihi : 03-07-2025 14:05

Savaşmadan, kavgaya tutuşmadan...

Şimdilerin tabiriyle kaçamak, çapkınlık ve ayartmalar.

Savaşmadan, kavgaya tutuşmadan...

Düşününce, dizi filmler kadar aile yapısını bozan bir etken olmadığı kanaatine varıyorum. Onlarca kanalda yüzlerce dizi oynatılıyor. Yapımcılar sözbirliği etmişçesine hep aşk konusunu işliyor. Adamlar bunu kafasına göre mi belirliyor? Değil tabi ki. İzlenme oranlarına bakarak konuyu belirliyorlar. Demek ki insanımızın ilgisini çeken tema aşk, meşk işleriymiş.

Aşk, meşk derken samimi sevdalar anlaşılmamalı. Şimdilerin tabiriyle kaçamak, çapkınlık ve ayartmalar. Doğrusu yanlış eylemleri yumuşatarak topluma sunma konusunda bir hayli mesafe kat etmişiz. Pek çok şeyi başaramasak da bunu başarmışız ya. Göze hoş gelen artık kulağa da hoş geliyor. İçten içe duyulan endişeler yerini hoşgörüye, anlayışa ve nezakete bıraktı. Anne, baba, karı, koca ve çocuklar mutlu. İnsanı ürperten, tüylerini diken diken eden sıfatlardan kurtulmuşuz çok şükür.

Kanal sahipleri reyting derdinde. Yapımcı para kazanmak, aile fertleri eğlenmek. Böylesi güçlü bir kördüğümün çözülmesi mümkün mü? Hem çözmek isteyen kim? Bu alışverişten herkes son derece memnun. Değil böyle bir gündem oluşturmak benzer bir fikri ortaya atanı deli diye tımarhaneye tıkarlar herhalde.

Doğrusu bu konuda kimin ne yapmaya çalıştığını anlamış değilim. Şiddet ve tecavüz olayları her geçen gün artarken vatandaşla birlikte siyasiler ve kanun koyucular da ah vah ediyor. Samimi olduklarına bir inansam doğrusu kendimi mutlu hissederdim. Onlarınki düpedüz timsah gözyaşları. Tavşana kaç, tazıya tut demekten başka bir şey değil. Bu kanaate varmak için çok akıllı ya da toplum bilimci olmaya gerek yok. Halk üzerinde oynanan oyunu görmek için sadece beş dakikalık bir zapting yeterli. Maganda karakterlerin ellerinde ve bellerindeki silahları lolipop şekeri serbestliği ile dolandırmaları vahametin boyutunu anlamak bakımından sanırım yeterli olacaktır.

Ya arkadaşı, komşusu, çalışanına yönelik baştan çıkarma senaryoları? Onları görmezlikten nasıl gelebiliriz? Bütün kurguların bir başkasının eşi, kızı ve annesi üzerine yoğunlaştığı yapımlar. Baştan çıkarmalara, ayartmalara tepki bile verilmiyor. Adeta hoş karşılanıp dostluk ve muhabbetlere devam ediliyor dizilerde. Bir milletin değerlerini yerle yeksan etmek adına daha ne yapılabilir ki?

Dizilerin meydana getirdiği tahribatın, nükleer silahlardan daha fazla etkili olduğunu düşünüyorum. Sanırım bu düşüncemde haklıyım çünkü diziler savaşacak ruhu da öldürmüş. Değerli ne varsa değersizleştirmiş. Onur, namus, edep, saygı, ahlak ve aile.

Ekranlarda yara ve kanın kapatılıp silahların aşikar kılınması saçmalığı bir başka tezat. Söz konusu dizi olurda tezat bununla sınırlı kalır mı? Keşke kalsa. Sonra argo kelimeler biplenir ama arkadaşın karısını ayartma replikleri edebi sanatlarla süslenir. Rahat bir şekilde oynanan bu rol, karşı tarafta hoşgörü ile karşılanır.

Dizi yapımcılarının aile kavramını yok etmek adına bulduğu formül sanırım geçmiş ve gelecek çağların en değerli formülü. Madem her birimiz medeni dünyanın birer ferdiyiz istisnasız her değeri de paylaşmayı öğrenmemiz gerekir diye düşünmüş olmalılar. Savaşmadan, kavgaya tutuşmadan ve itişip kakışmadan. İşte formüllerin en alası. Varsın Geometri’nin Babası Öklid, Roma rakamlarının kullanılmasını sağlayan Musa El Harezmi, zihin ve beden ikiliğini ortaya atan filozof Rene Descartes aptallığına yansın. Geceler boyu uykusuz kalıp da böylesine değerli bir formül bulamadıkları için.

AdminAdmin