Konuşulmaması Gerekenler
Geçtiğimiz hafta AK Parti İlçe Danışma toplantısı sonrasında dışa yansıyan tartışmalar doğrusu kabul edilir cinsten şeyler değil
Geçtiğimiz hafta AK Parti İlçe Danışma toplantısı sonrasında dışa yansıyan tartışmalar doğrusu kabul edilir cinsten şeyler değil. Toplantı basına kapalı yapılmasına rağmen herkes tarafından duyulan tartışmanın konusu yerli yabancı meselesiydi. İşin doğrusu bu derece kısır bir tartışmanın başlatılmasına bir mana veremedim. Sadece bu değil, bir de il başkanına yönelik eleştiriler olmuş.
İl başkanının yanlışlarının olması ve bu yanlışların eleştirilmesi doğru bir harekettir. Bunu yapmak değil yapmamak hatadır. AK Parti camiası il başkanını eleştirebiliyorsa bu demokrasi, gelişmişlik ve şeffaflık adına takdir edilmesi gereken bir davranıştır.
Ancak etnik köken ve bölgeler arası farklılıkların konu edilmesi asla doğru değildir. Bu topraklar yeniden kazanılırken Anadolu'nun dört bir yanından büyüklerimiz cephelerde can vermiş ya da memleketine sakat dönmüştür. Onların birlik ve beraberlik ruhu ile yazdığı destan siyasi kaprislere konu edilmemelidir.
Partili ya da partisiz Kapaklı'da yaşayan herkesin iktidardan beklediği tek şey hizmettir. İlçe danışma toplantısında yerli yabancı polemiği yerine ilçeye bir spor tesisinin nasıl kazandırılacağının konuşulmuş olması bizleri son derece mutlu ederdi.
İlçe Başkanı Salih Bezgin'in Kapaklı'dan birkaç kişinin Çerkezköy Devlet Hastanesinde çalıştırılması dileği yerine Kapaklı'da hastane yapımı konusunun gündeme getirilmesini dilerdik. Bunun için bir heyet oluşturulmasını, bu heyetin milletvekillerini konuya daha duyarlı hale getirmek için strateji belirlemelerini arzu ederdik.
Ne gariptir ki bunlar yapılmadığı gibi insanımızı ayrıştıran konular gündeme taşınmış, insanımızın aklında olmayan hususlar mesele haline getirilmiştir. Artık insanımız, görevin hak etmeyene değil, sorumluluk bilincini özümsemiş insanlara verilmesinden yanadır. Varsayalım Kapaklı'da belediye başkanlığı, kent konseyi, spor yönetim kurulları, milli eğitim, ilçe başkanlıkları ve ticari mevkilerin hepsini belli bir bölgenin insanına tevdi edelim. Ortada bir hizmet yoksa bunun ne manası olabilir ki. Bu hususta ki ince çizgi, benden yana gücün tesisi değil, halktan yana düşüncenin egemen kılınması olmalıdır.
Bunları herkes biliyor bilmesine de hak ve doğruluk terazisinde tartmaktan imtina ediyor. İşte o zaman aklıma Mehmet Akif'in Avrupa dönüşünde kendisine:
-Avrupalıları nasıl buldunuz sorusuna verdiği:
"Onların yaşantısı bizim dinimiz gibi, bizim dinimiz ise onların yaşantısı" gibi cevabı geliyor.
Siyasette her yol mubahtır anlayışı artık rafa kaldırılmalıdır. Birilerinin uşağı olmak yerine hakkın, doğrunun, hizmetin tesis edilmesi, bunu sağlayacak kişilerin ön plana çıkarılması gerekmektedir.
Admin