Periodontoloji Anabilim Dalı Başkanı Dr. Öğretim Üyesi Tuğçe Börekçi, “Diş taşlarının oluşmasının en temel sebebinin düzenli ya da doğru şekilde yapılmayan ağız bakımıdır. Dişlerimizin üzerinde sürekli olarak yumuşak ve yapışkan bir bakteri tabakası oluşur. Buna dental plak adı verilir. Bu plak her gün düzenli yaptığımız fırçalama, diş ipi ya da ara yüz fırçası kullanımı gibi ağız hijyeni işlemleri ile kolaylıkla uzaklaştırabilir. Düzenli ve/veya doğru yapmadığımız ağız hijyeni işlemleri sonucunda bu plak kalsifiye olarak sertleşir ve diş taşı oluşur. Diş taşları diş eti kenarının üzerinde oluşabileceği gibi diş eti kenarının altında da oluşabilir” dedi.
Diş eti iltihabı, diş eti kanaması ve ağız kokusuna dikkat!
Diş etlerinin kırmızı, şiş ve kanamalı olmasının diş taşı belirtileri arasında yer aldığını ifade eden Tuğçe Börekçi, “Diş taşları, diş yüzeyinde sert bir tabaka halinde sarı, kahverengi veya siyah renkte meydana gelebilir. Diş eti iltihabına da neden olan diş taşlarının varlığında diş etleri daha kırmızı, şiş ve kanamalı olabilir. Tüm bunlara bağlı olarak ağız kokusu da önemli bir belirti olarak kendini gösterebilir” uyarısında bulundu.
Diş taşı düzenli olarak temizletilmeli
Diş taşının düzenli yapılan işlemle giderilebildiğini kaydeden Börekçi, “Diş hekimlerinin özel aletler ile yaptığı ‘detertaj’ denilen profesyonel diş temizliği, diş taşı tedavisi için tek etkili yoldur. Bazı durumlarda hekimler hastalarına daha ileri diş eti tedavileri de önerebilirler. Bunlar lokal anestezi ile yapılan birtakım cerrahi işlemlerdir” diye konuştu.
6 ayda bir hekim ziyaret edilmeli
Diş taşının tedavi sonrasında yeniden oluşabildiğini belirten Börekçi “Diş taşı yeniden oluşabilir çünkü diş taşı, dental plağın diş yüzeyinde birikerek kalsifiye olmuş halidir. Dolayısıyla dental plağın düzenli ve etkili bir şekilde ağız hijyeni işlemleri ile uzaklaştırılması gerekir. Hastadan hastaya değişmekle birlikte genellikle 6 ayda bir yapılan hekim ziyaretleri de diş taşının oluşumunun ya da birikiminin önlenmesinde oldukça önemlidir. Böylece sadece diş taşı değil, aynı zamanda diş eti enfeksiyonları ve buna bağlı oluşabilen diş kayıpları da önlenmiş olur” ifadelerine yer verdi.