CEMAAT ADABI YOK MU MÜFTÜ BEY
Önceki gün Ulaştırma Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Ahmet Arslan, iftar sonrasında, akşam namazını Merkez Cami'de eda etti
Önceki gün Ulaştırma Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Ahmet Arslan, iftar sonrasında, akşam namazını Merkez Cami'de eda etti. Önde Müftü İsa Aktaş, arkasında protokol üyeleri. Adeta cemaati kovarcasına, en önde saf tutup namaz kıldılar. Müftünün, "arkadaşlar namazını kılan arkaya geçsin" demesi ile arkasında ki cemaatin camide bulunanları ezercesine kıbleye dönmeleri cemaati derinden yaraladı.
Müftü Efendi, namaz kılan bir insanın önünden geçmektense bir ömür boyu beklemeyi tavsiye eden Peygamberimizin emrini hiçe sayarak cemaati çiğnercesine en önde cemaat oluşturmakla büyük hata etmiştir. Sadece ben değil benim gibi camide bulunan bir çok insan, bu davranıştan son derece rahatsız olmuştur.
Çoğu kere insanımız okullarda verilen matematik dersinin hayatta neye yarayıp neye yaramadığını tartışır. Öyle ya, pisagorun, obebin, çemberin çevresinin ya da bayağı kesirin insana ne faydası olabilir ki? Bu bir düz mantık. Dolayısıyla cevabı da oldukça basit. Ancak matematiğin ya da fizikin, hayatın her alanında lüzumlu olduğu, gündelik işlerimizde zekanın pratik çözümler bulması bakımından çok gerekli olduğunu söylememiz gerekir.
Matematiğin cami ile ne alakası olabilir diye şaşırmayın. Müftü efendi arkasında ki cemaate en arkada ve mahfilde namaz kıldırabileceği gibi tek bir safta 15 kişi yerine dörder kişiden arka arkaya dört saf oluşturabilirdi. İşte matematiğin cami ve hayatımızla ilişkisi.
Hadi Müftü Bey bunu düşünemedi diyelim, cemaati rahatsız ederek ön saflarda yer bulmanın kerahetini de hesaba katamadı?
Camide mevki ve makamların rafa kaldırıldığını, zengin fakir, sakat sağlam, genç ihtiyar ayrımının yapılamayacağını mı da kestiremedi?
Oysaki bir önceki cuma vaazında; Allah'ın emir ve yasaklarına uymayan her hareketten şiddetle kaçınmayı tavsiye eden kendisiydi. Bu esasın siyasilere ve şeyhlere kurban edilmemesi gerektiğini söylerken sanırım yanında kayda değer bir siyasetçi yoktu.
Yani, söylenenlerle yapılanlar bir birini tutmuyor. Anlatılanlar sanırım sadece fakir fukarayı korkutmak için. Mazlum ve mazbut sayısını çoğaltmak için. Şayet bir beldenin din otoritesi sadece bir akşam namazı için bu derece hatalarla dolu davranışlar içerisinde bulunabiliyorsa ben dini mübinin kimlerin eline düştüğünü söylemekten asla imtina etmem.
Bu ölçüsüz davranışları görüpte, insanlara yanlışlarını hatırlatabilecek kimseler kaldığına inanabiliyor musunuz. Ben inanmıyorum. Şayet İslam edep ve ahlakı bir siyasetçi için en güvenilir kurum amiri tarafından hiçe sayılıyor, umursanmıyorsa sokaktaki insanın toplum nazarında ve Allah indinde çok fazla vebali olmasa gerek.
Admin