Saadet Partisi Tekirdağ İl Başkanlığı geleneksel iftar programında yüzlerce vatandaşı ağırladı. Kapaklı Aras Düğün Salonu’nda düzenlenen programın açılış konuşmasını Saadet Partisi Tekirdağ İl Başkanı Halil İbrahim Kart yaptı. Başkan İbrahim kart konuşmasında şu ifadelere yer verdi: “Ramazan Ayı’nda siyasi konuşma yapmak, hele bu dar zamanda çok da mümkün değil. Fakat son zamanlardaki siyasi gelişmeler bize şunu çok iyi hatırlatıyor. İyi ki Milli Görüşçüyüz, iyi ki Saadet Partiliyiz. Rabbim inşallah böyle işleri daha fazla yapmamıza imkan tanısın.”
“OKYANUS ÖTESİNDE BİR SOYTARI”
İftar programının bir diğer konuşmacısı Saadet Partisi İstanbul Milletvekili Bülent Kaya oldu. Türkiye’nin de içinde bulunduğu coğrafyada sıkıntıların eksik olmadığını belirten Milletvekili Bülent Kaya, “Coğrafyamız gerçekten zor dönemlerden geçiyor. Okyanus ötesinde bir soytarının çıkıp Filistin’deki Gazzeli kardeşlerimize adeta, orayı emlak merkezi gibi görüp ‘Çıkın’ diyerek terbiyesizce bir çıkışta bulunuyor. Fakat ses, sadece belli kesimlerden geliyor, onun dışında kimsenin itirazının olmadığını görüyoruz. Yine Yemen’de sadece İsrail’in zulmüne karşı çıktığı için İsrail’in, Filistin’e uyguladığı ambargo sebebiyle oraya giden ticaret gemilerini durdurup saldırılar başlattığını görüyoruz” diye konuştu.
“YÜZDE 20 DOLAYINDA BİR EKONOMİK KAYIP”
Bülent kaya, konuşmasının devamında şunları söyledi: “Yine İsrail’in mecburen başlattığı ateşkesi Ramazan Ayı’nın bir sahur vakti ortadan kaldırarak, 400 kadını çocuğu katlettiğini hep birlikte görüyoruz. Yine yanı başımızda Suriye’nin başına gelenler hepinizin malumu. İçeride de ülke olarak maalesef ekonomik sıkıntılarla herkesin baş etmek zorunda kaldığı, sofrasına bir kap yemek koymakta sıkıntı çeken ailelerimizin olduğu bir Türkiye fotoğrafıyla karşı karşıyayız. Bu yetmezmiş gibi siyasi iktidar kısır döngülerle, polemiklerle ve yapmış olduğu hukuksuzluklarla bu milletin ağzının tadının kaçmasına ve maalesef ekonomisini dışa açık bir hale getirmeye çalışıyor. Sadece Çarşamba günkü olay sebebiyle yüzde 20 dolayında bir ekonomik kayıp oldu. Bu ülkenin Merkez Bankası bir günde 10 milyar doları satmak zorunda kaldı. Sadece doları tutabilmek için.”
“BENİM HIRSIZIM İYİ, BAŞKA HIRSIZIN TEPESİNE ÇÖKERİM”
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun gözaltına alınmasına değinen Kaya, “Cenab-ı Allah bir ayeti kerimesinde ‘Bir topluma, bir kavme, bir siyasi partiye olan kininiz sizi onlara karşı adaletsizliğe sevk etmesin’ buyuruyor. Biz farklı siyasi partilere, farklı dünya görüşlerine sahip olabiliriz ama bu ‘Ya nasıl olsa benden değildir’ deyip ona zulüm yaptırmayı gerektirmediği gibi, ona yapılan zulmü de görmemezlikten gelmemeyi emrediyor. Hırsızlık yapan kadının varlıklı yakınları Hz Peygambere kadına ceza vermemesi için rıcada bulunduklarında Peygamber şöyle buyurur: ‘Vallahi hırsızlık yapan kızım Fatma da olsa onun elini kesmekte tereddüt etmem.’ Bu ne demek ‘Benim hırsızım iyi, ama başkasının hırsızının ise tepesine çökerim’ anlayışının İslami bir anlayış olmadığını ve toplumların, kavimlerin helak olma sebebini ortaya koyuyor” ifadelerine yer verdi.
“SİZE O SÖZÜ KİM SÖYLETTİ”
Yapılanların siyasi olduğuna işaret eden Kaya, “Geçtiğimiz hafta İstanbul Büyükşehir Belediyesi ve bağlı iştiraklerine operasyon yapıldığını görüyoruz. Elbette, bir suç varsa bağımsız yargı onu işleyecektir. Ama tam da 23 Mart’ta Cumhuriyet Halk Partisi’nin cumhurbaşkanı adayını seçmesine günler kala böyle bir operasyon gerçekleştirildi. AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik ‘Bu dosyadan bizim haberimiz yoktu’ diyerek sehven bir cümle kullandı. Sizin bu dosyadan haberiniz yoksa ‘Turpun büyüğü heybede’ sözünü size kim söyletiyor. Sayın cumhurbaşkanına ‘Onu da Cumhuriyet Halk Partisi’ndeki insanlar şikâyet etti’ sözünü kim söyletiyor. Gömleğin ilk düğmesini yanlış iliklerseniz, diğerleri de düzgün olmaz. Yargının, adaletin, hukukun ilk düğmesinin tarafsız olması, herhangi bir siyasi vesayetle hareket etmemesidir” diye konuştu.
“4 BAKAN HIRSIZLUL YAPTI MI?”
Kaya, konuşmasının devamında şunları söyledi: “Yine hepiniz hatırlarsanız 17-25 Aralık süreçlerinde 4 tane bakan bir daha toplumun önüne çıkamayacağı şekilde hırsızlık yapmıştı. Bu noktada kime sorarsanız sorun ‘Bu bakanlar hırsızlık yaptı mı?’ Herkes, AK Partili kardeşlerim de dahil ‘Evet yaptı’ diyecektir. Ama buna rağmen yapılan seçimlerde milletimiz AK Parti’ye daha yüksek oy verdi. Halkımız şunu dedi: ‘Evet bunlar bunu işlemiş olabilir ama devlet içerisinde yapılmış başka bir operasyon için bu hırsızlık kullanılıyor.’ Paralel devlet yapılanmasına karşı AK Parti’yi tercih etti. Ama dışarıda bu operasyon neden yapıldı diye kime sorarsanız sorun ‘Rakibini tasfiye etmek için yapıldı’ diyecektir.”
“RAKİBİNİ TASFİYE ETMEK İÇİN YAPILDI”
Yargının bağımsızlığının ortadan kaldırıldığına dikkat çeken Kaya, “Ben o dosyadaki bakanların hırsızlıklarını, paraları sıfırlayın tapelerinin hiç birini duymak istemiyorum çünkü bu diğer iş daha tehlikeli. Bu konuyu ona benzetmek istemiyorum. Bu operasyon neden yapıldı diye yoldan geçen kime sorarsanız sorun genel kanaat şu olacaktır; kendi rakibini tasfiye etmek için yapıldı. O nedenle bu dava yargının bağımsızlığının ortadan kalktığı ve tamamen siyasallaştığı bir süreci beraberinde getirmektedir” cümlelerine yer verdi.
“BAL TUTANLARIN PARMAĞINI YALIYOR”
Türkiye’nin temiz ellere ihtiyacı olduğunu belirten kaya, “Bal tutanların parmağını yaladığı bir dönemi yaşıyoruz. Kadir Topbaş, Melih Gökçek, beşli, çete ve diğer belediye başkanlarını görevden alıyorsun, ama onlara hiçbir soruşturma yok, fakat başkalarına uyguluyorsun. Eğer siz kendinizden olan hırsızları görmemezlikten gelip, başkalarına yolsuzluk operasyonu yaparsanız toplum bunu kabul etmez. Kim ne tür bir hırsızlık yapmışsa, yolsuzluk yapmışsa yargı sonuna kadar gitsin. Ama Cumhurbaşkanı adayının belirlenmesine 2 gün kala bu itibarsızlaştırma siyaseti uygulanırsa milletimiz buna karşı çıkar haberiniz olsun. Toplum vicdanı bunu kabul etmez. Eğer siz kendinizden olan hırsızları, sizin kendi başkan ve bakanlarınızın yaptıkları yolsuzlukları görmeyip başkalarına yolsuzluk operasyonları düzenliyorsanız toplum vicdanı bunu kabul etmez. Bu gayretullaha da dokunacaktır.”
“2 GÜN KALA İTİBARSIZLAŞTIRMA OPERASYONU”
Kaya, konuşmasına şöyle devam etti: “Cumhurbaşkanlığı ön seçimine 2 gün kala onu itibarsızlaştırmak için yapılmış olan bu operasyonların emin olun milletin nazarında bir değeri olmadığı gibi o dasyalarda suç olsa bile bu suçları boşa düşürür. Tıpkı 17-25’te o hırsızlıkları boşa düşürdüğü gibi. Bu nedenle bir sürü insan sokaklara çıkıp demokratik haklarını kullanıyorlar. İnsanlar elbette ki kırıp dökmeden iktidarları etkilemek hakkına sahipler. Ama mevcut iktidar birçok temel hak ve özgürlüğü gayri meşru ilan ederek sokağa çağırmayı bir Vandalizm olarak yansıtmaya çalışıyor. Provokatörler de çıkabilir. Devletin görevi bunlara müsaade etmeyip demokratik haklarını kullanmak isteyen vatandaşların güvenliğini sağlamaktır. Devlet, O insanların toplantı ve yürüyüş hakkını en iyi bir şekilde kullanmasını temin etmekle görevlidir.”
“AHLAKSIZLIĞININ BİR GÖSTERGESİDİR”
“Sizin her yasakladığınız şey gençlerimizde, vatandaşlarımızda öfke olarak birikiyor. Öfke tıpkı tansiyon, tıpkı şeker hastalığı gibi vücuda zarar veren bir şeydir. Bir toplumda öfke birikmişse siz o toplumda milli birlik ve beraberliği sağlayamazsınız. Bir toplumda öfke birikmişse siz o toplumda huzur arayamazsınız. Bu nedenle devlete düşen en önemli görev toplumun huzur ve barışını temin etmek ve insanların öfkesini azaltmaktır. Devletin kızma hakkı yoktur. Devlet vatandaşına konuyu şeffaf şekilde anlatıp yargının bağımsız bir şekilde işlediği güvenini verebilmelidir. İmamoğlu’nun diplomasının geçersiz sayıldığı gün mecliste sevinip alkış tutan milletvekilleri ile karşı karşıya geldik. Bu neye benziyor biliyor musunuz? Komşunu evi yanıyor sen de o yangında kendi tencereni kaynatmaya çalışıyorsun. Bu mücadele ahlaksızlığının bir göstergesidir.”
“BU ÜLKEDE NAMUSLU OLANLARLA NAMUSSUZ OLANLAR VARDIR”
Kaya konuşmasını şu cümlelerle noktaladı: “Bu gün geldiğimiz noktada herkes biliyor ki zarlar hileli ve herkes kaptanın yalan söylediğini biliyor. Yaşadığımız her şeyde bunun böyle olduğunu biliyor ama maalesef ki korkudan insanımız sesini çıkaramıyor. İşte biz Saadet Partisi olarak bu topluma emin bir adres olabilmek, artık korkuya yer yok diyerek bütün Kapaklı’dan başlayarak, Tekirdağ başta olmak üzere bütün Türkiye’yi saadet ve milli görüş etrafında bir araya getirerek toplumumuzu bu hoş olmayan kaotik ortamdan çıkarmanın mücadelesini hep birlikte vermek için buradayız. Rahmetli Erbakan Hoca’nın ömrü bu milleti tek bir hususta uyarmak için geçti. “Sakın ha sağ gelecek diye sağa, sol gelecek diye sola korkusuyla oy kullanmayın.” Bu ülkede sağcı veya solcu diye bir şey yoktur. Namuslu olanlarla namussuz olanlar vardır. Bu ülkede sağcı ya da solcu belediyeler yoktur. Bu ülkede fakir fukaranın hakkını koruyanlar ile fakir fukaranın hakkını yiyen belediye başkanları vardır.”