Güncel
Giriş Tarihi : 04-05-2017 22:36   Güncelleme : 04-05-2017 22:36

SOHBET TADINDA LİYAKAT

Yaşadığı çevrede  çok zengin olabilecek imkanlara sahip meşhur bir filozofa yakın bir dostu şöyle sorar: -Müthiş bir servet ayaklarınızın altında olduğu halde neden fakir olarak yaşamayı tercih ediyorsunuz? Filozof: - Efendi, ona ulaşmak için eğilmek lazım da ondan, şeklinde cevap verir

SOHBET TADINDA LİYAKAT
Yaşadığı çevrede  çok zengin olabilecek imkanlara sahip meşhur bir filozofa yakın bir dostu şöyle sorar: -Müthiş bir servet ayaklarınızın altında olduğu halde neden fakir olarak yaşamayı tercih ediyorsunuz? Filozof: - Efendi, ona ulaşmak için eğilmek lazım da ondan, şeklinde cevap verir. Liyakat sözünü eskiye oranla çok daha fazla duyar olmaya başladık. İşi ehline vermek  manasına gelen bu kelimenin çokça kullanılmasının nedeni ise yaşadığımız sosyal buhranlar olmuştur. Hani bir musibet bin nasihatten evladır deriz ya işte bu kelimenin gündeme taşınmış olmasının nedeni, hakkın ihlal edilerek, makam ve mevkilerin işin ehli olmayanlara tevdi edilmesi olmuştur. Bunun, sosyal hayatta meydana getirdiği olumsuzlukları azda olsa anlamış olmamıza rağmen, bundan sonra siyasi ve dini referansları bir kenara iterek  işi ehline verebilecek miyiz? Bu, hayata geçirilebilecek kadar kolay bir şey değildir.  Bunu sağlayabilmek için öncelikle insanımızın hak, hukuk kavramını özümsemesi gerekir. Bunu gerçekleştirmek için yakınlarını, çocuklarını ve aynı düşünceyi paylaştığı kişileri koruyup gözetmek adına; inancı ve vicdanını kurban etmenin onursuzluk olduğu bilinci  toplumda yaygınlaştırılmalıdır. Daha sonra insanımızı çepe çevre kuşatan yarın endişesi, devlet tarafından geliştirilen çeşitli politikalarla ortadan kaldırılmalıdır. Yani insanımız kendi hayatını idame ettirecek iş ve aşa sahip olduktan sonra çocuklarının da geleceği endişesi ile hukuksuzluğa bulaştırılmamalıdır. Geçmişte de aynı ıstırapların yaşanmış olmasına bakılırsa bizlerin liyakat esasını yok etmek adına  bir hayli mesafe kat ettiğimiz söylenebilir. Bir dostu Arif Nihat Asya'ya: -Üstat,  teknoloji o kadar ilerlemiş ki, insanın aklı almakta zorlanıyor. Nihat Asya: -Hayrola, yine ne icat edilmiş? -Üstat, öyle bir cam üretilmiş ki, bu cam bükülüp, katlanıyor ve istenilen şekle sokuluyormuş. Arif Nihat Asya şöyle der: -Arkadaşım desenize camı da eninde sonunda kendimize benzetmişiz..!  
AdminAdmin