İnsanları anlamak oldukça zor. Mesele siyaset olunca insan daha fazla anlaşılmaz oluyor. İşte bu noktada ipler de kopuyor. Sorsanız herkes doğrunun peşinde. Birçoğuna göre savunduğu partide hizmet adına yok yok. Doğruluk, refah, sosyal adalet ve daha neler neler. Bu fikirlerin hamisi dün Cumhuriyet Halk Partisi ile birlikte Adalet Partisiydi. Aynı dönemlerde Milliyetçi Hareket Partisi ve Milli Selamet vardı. Sonra da Adalet ve Kalkınma Partisi kuruldu.
İsimlere bir bakar mısınız? Hepside insanın kanını harekete geçirir nitelikte. Bu derece milli olan partiler her nedense elli yıldır Türkiye’yi hak ettiği konuma bir türlü taşıyamadı. Kısır çekişmelere mahkum edilen insanımız Avrupa Devletlerinin tahakkümünden kurtulamadı.
Elli yılın muhasebesi yapıldığında suçun partilerde mi yoksa partililerde mi olduğu fevkalade anlaşılabilir. Ancak hiçbir partili kendi partisine kir kondurmamaya ant içmiş. Hal böyle olunca da doğru bir türlü anlaşılmamaktadır.
-İyi de bu hal ne zamana kadar devam edecek?
Bunun cevabını bulmak şimdilerde oldukça zor. Çünkü insanımız sadece geçmiş on yılın muhasebesini yaparak bu günü değerlendiriyor. Avrupa devletlerini değerlendirerek Türkiye’nin konumunu tayin etmek istemiyor. Yolu, elektriği telefonu lütuf sananlar Avrupa’da kişi başına düşen geliri görmezlikten geliyor. Bin üç yüz lira asgari ücret alanlar birçok ülkede insan emeğini hiçe sayan asgari teriminin lügatlerde yer almadığını duymak istemiyor.
Bir hayli fakirlik içerisinde hayatını sürdüren çocuk babasına şöyle sorar:
-Babacığım, biz bu fakirlikten ne zaman kurtulacağız?
Baba sakalını sıvazlayarak şöyle cevap verir:
-Hepsi kırk gün yavrum, kırk gün sonra her şey düzelecek, fakirlikten kurtulacağız.
Sizce adamın dediği gibi aile kırk gün sonra fakirlikten kurtulmuş mudur? Hayır, aynı sefalet devam etmesine rağmen oğlu babasına o soruyu bir kere daha sormaz. Çünkü hayat tecrübesi olan baba, insanın aynı şeye kırk gün tahammül etmesi halinde o duruma alışacağını iyi bilmektedir.
İnsanımız bunları düşünemez duruma düşürüldü. Alan memnun, veren memnun. Aradan birkaç yıl geçince bu günkü siyasi iradeye kul köle olanlar, iktidar olması kaydıyla sosyalist bir partiyi desteklemekten sanırım imtina etmez. Zaten AK Parti de bütün siyasi partilerin bir karması değil mi?
-Şimdiye kadar sloganlaştırılan manevi idealler mi?
Onları geçin efendim. Çünkü onlar birer kurgu, onlar birer senaryo. Gerçekten de herkes lisanından döküldüğü gibi inanmış olsaydı ülkede sadaka verilecek adam kalmazdı.
Onları unutun efendim çünkü; bu gün cebinde mana içerikli kitapçıklar taşıyanlar yarın sosyalizmin doktrinini taşımaktan kıvanç duyarlar. Zira umumiyetle insanımızın önde gelen hasletlerinden biri de zaman ve duruma göre şekle bürünmektir.