Güncel
Giriş Tarihi : 19-10-2017 17:55   Güncelleme : 19-10-2017 17:55

Olaylara Bakma Şekli

Olaylara her zaman geniş pencereden bakmak gerekir

Olaylara Bakma Şekli
Olaylara her zaman geniş pencereden bakmak gerekir. Bu bakma şekli  meseleleri  tezahür ettiği  şekilde  algılamanın tek yoludur.  Bunu yaparken parçanın çekiciliğinden kurtularak, bütün üzerinde hemhal olabilmeliyiz. Doğuştan  gözleri görmeyen  altı kişiyi bir araya getiren bir araştırmacı,  sadece fil'in adını  duymuş olan bu insanlardan fili tek tek inceledikten sonra kanaatlerini bildirmelerini ister. Birinci kör, filin karnını elledikten sonra: -Fil denilen şey, mutlak bir duvardır,der. İkinci kişi filin dişine dokunur ve fil bir mızraktır, üçüncü kişi hortumunu tutunca demek ki fil kocaman bir yılandır, dördüncü kişi filin dizlerini yoklar ve bu olsa olsa bir ağaç olabilir der. Beşinci kişi kulağını yoklayıp, fil denilen şeyin ne olduğunu anlamayacak ne var, fil bir yelpazedir, der. Son kör adam ise  filin etrafını dolandıktan sonra kuyruğunu tutar ve şöyle der: Fil bir halattır. İnsan, fıtratı gereği meselelere bütün penceresinden bakmayı çokta tasvip etmemektedir. Yani olayları olduğu şekli ile kabullenmekten ziyade,  olmasını istediği  şekilde yorumlama yönünde eğilim göstermektedir. Bilinç altında saklanan bu gerçek, hakikati perdeleyen bir teselli şeklidir. Bu hal üzere olmak, gerçeği inkardan başka bir şey olmadığından, bakış şeklinin de bir önemi kalmaz. -Peki gerçeğe rağmen yanlış üzerinde ısrarcı olmayı nasıl  yorumlamak gerekir? Şimdiye kadar buna makul bir cevap bulunabilmiş değil.  Ancak, gerçeğe rağmen yanlışta ısrar etmenin ne kadar anlamsız olduğunu  anlamak bakımından sanırım şu hikaye bizlere ışık olacaktır. Uzun zaman bir inşaat firmasında çalışan bir adam karısından bir mektup alır. Mektubu okuyan adamın yüzünde bir tedirginlik hasıl olur. Çünkü hanımı kocasına şöyle yazar. Sevgili kocacığım, sen şantiyedeyken nur topu gibi bir evladımız oldu. Ancak sütüm yetmediği için bebeğimize zenci bir süt anne tuttum. Oğlumuz süt annenin renginden olsa gerek oldukça esmer bir vücuda sahip oldu. Bu durumda benim bir kabahatim olduğunu düşünmezsin herhalde. Seni çoook seven karın. Adam,  karısının yazdıklarından  şüphelenmiş  olmalı ki annesine şöyle bir mektup yazarak postaya verir: Canım anneciğim, karım bana yazmış olduğu mektupta bebeğimize zenci bir süt anne tuttuğunu, bu nedenle çocuğumuzun renginin koyulaştığını söylüyor. Bu durumda eşimden şüphelenmenin anlamsız olduğunu düşünüyorum. Sen ne düşünüyorsun? Selam ve sevgiler. Tabi anne de oğlunu cevapsız bırakmaz. Bir hafta sonra genç koca annesinden gelen mektupta şu cümleleri okur: Canım evladım. Eşinin yazdıklarının doğru olduğunu düşünüyorum. Zira seni doğurduğumda benzer bir sıkıntı da ben yaşamıştım. Benim sütümde yetersizdi. Ama biz fakir olduğumuzdan sana süt anne tutamayıp seni inek sütü ile besledim. Bu durumda taktir edersin ki senin safkan bir öküz olmanın sorumlusu ben değilim.   Asim YAVUZ  
AdminAdmin