Meral Akşener'in yeni bir parti üzerinde çalışma başlattığı söyleniyor. Bu kanaatimce geç alınmış bir karar. Bundan daha evvel, parti kurulup teşkilatlanma tamamlanmalıydı. Akşener ve diğer muhaliflerin yargı kararını beklemeleri çok gereksizdi. Sonucun aleyhte çıkacağını düşünmek kehanet olmazdı. Çünkü hukuk eski hukuk değil. Akşener'in bu derece hükümetle dirsek temasında olan Bahçeli'yi muhaliflere çiğnetmeyeceğini kestirmesi gerekirdi.
Bütün bunlara rağmen henüz kaybedilen bir şey yok. Bu gün kurulması halinde, yeni partinin kısa sürede teşkilatlanmasını tamamlayacağı kesin. Bir yanda MHP teşkilatından ihraç edilenler, diğer tarafta halkın başka alternatif olmadığı hususundaki serzenişi dikkate alındığında kurulacak olan partinin ilk seçimde iktidar olmaması durumunda ana muhalefet tahtına oturabileceği söylenebilir.
Böyle bir durum Türkiye'de dengeleri alt üst edebilir mi?
Evet.
Hemde beklenilenin çok üzerinde. Parçalanmamış ve bu derece AK Partileşmemiş MHP nin son seçimde barajı kıl payı geçtiğini unutmamak gerekir. Koltuk değneği olmadan AKP'nin yol kat edemeyeceği, CHP'nin bu oluşum sonucunda çok az bir kayıpla varlığını sürdürebileceğini düşünürsek işte o zaman gelişmiş bir demokrasiye kavuşmuş oluruz.
Bu bir hayal değil. Muhaliflerin ayağa kalkması, AK Partinin tek başına bir daha iktidar olamaması demektir. Devlet Bahçelili MHP'nin ise kısa bir müddetliğine tarih olması demektir. Yani MHP ruhunu yitirmiş genel başkanın istirahate çekilmesi, Milliyetçilerin tek vücut olmasını sağlayacaktır. Bu Türkiye'de 15 yıldır kaybedilen değerlerin yeniden tesisi, uluslar arası arenada ise ülkemizin şahlanışı olacaktır.
Bu kadar mı diye eseflenenler varsa, evet bu kadar demekte mahsur görmüyorum.
Basit hesapları bir kenara itersek özellikle iki husus için bunun şart olduğu düşüncesindeyim. Birincisi, 2016 yılında bireysel silahlanmanın yüzde on oranında artması, diğeri ise Türkiye'nin etrafının ateşle örülmüş olmasıdır. Her iki hususta yanlış politikalar sonucunda vücut bulmuştur.
Gerek seçimler öncesinde gerekse referandum sürecinde otomatik silahlarla poz verip, çatışma çığırtkanlığı yapanlar ibreti alem için beş on yıl hapisle cezalandırılmış olsalardı, evler cephaneliklere çevrilmiş olmayacaktı.
Diğer husus ise atmıştan fazla ülkenin sınır komşularımızda askeri varlık göstermeleridir. Biz buna Ortadoğu Eşbaşkanlığı kandırmacası ile müsaade ettik. Komsumuzdaki yangına su taşıyacağımıza Avrupa devletlerinin barut taşımasına rıza gösterdik.
Söylemek istediğim, her türlü sıkıntıyı kendi içimizde çözmeye muktediriz. Çözemeyeceğimiz en büyük mesele insanımızın ayrıştırılarak bir birine düşürülmesidir. Başlatılacak olan 3. dünya savasına ev sahipliği yapacak olmamızdır.
İşte bunun içindir ki Türkiye'de adı ve politikası ne olursa olsun başka bir siyasi partinin iktidarına acilen ihtiyaç duyulmaktadır. Milliyetçi tabanın özleyip, Saddet ve Büyük Birlik Partisinin tasvip ettiği Meral Akşener'in beklenen lider olduğunu düşünüyorum.
Meral Akşener'in yeni bir parti üzerinde çalışma başlattığı söyleniyor. Bu kanaatimce geç alınmış bir karar. Bundan daha evvel, parti kurulup teşkilatlanma tamamlanmalıydı. Akşener ve diğer muhaliflerin yargı kararını beklemeleri çok gereksizdi. Sonucun aleyhte çıkacağını düşünmek kehanet olmazdı. Çünkü hukuk eski hukuk değil. Akşener'in bu derece hükümetle dirsek temasında olan Bahçeli'yi muhaliflere çiğnetmeyeceğini kestirmesi gerekirdi.
Bütün bunlara rağmen henüz kaybedilen bir şey yok. Bu gün kurulması halinde, yeni partinin kısa sürede teşkilatlanmasını tamamlayacağı kesin. Bir yanda MHP teşkilatından ihraç edilenler, diğer tarafta halkın başka alternatif olmadığı hususundaki serzenişi dikkate alındığında kurulacak olan partinin ilk seçimde iktidar olmaması durumunda ana muhalefet tahtına oturabileceği söylenebilir.
Böyle bir durum Türkiye'de dengeleri alt üst edebilir mi?
Evet.
Hemde beklenilenin çok üzerinde. Parçalanmamış ve bu derece AK Partileşmemiş MHP nin son seçimde barajı kıl payı geçtiğini unutmamak gerekir. Koltuk değneği olmadan AKP'nin yol kat edemeyeceği, CHP'nin bu oluşum sonucunda çok az bir kayıpla varlığını sürdürebileceğini düşünürsek işte o zaman gelişmiş bir demokrasiye kavuşmuş oluruz.
Bu bir hayal değil. Muhaliflerin ayağa kalkması, AK Partinin tek başına bir daha iktidar olamaması demektir. Devlet Bahçelili MHP'nin ise kısa bir müddetliğine tarih olması demektir. Yani MHP ruhunu yitirmiş genel başkanın istirahate çekilmesi, Milliyetçilerin tek vücut olmasını sağlayacaktır. Bu Türkiye'de 15 yıldır kaybedilen değerlerin yeniden tesisi, uluslar arası arenada ise ülkemizin şahlanışı olacaktır.
Bu kadar mı diye eseflenenler varsa, evet bu kadar demekte mahsur görmüyorum.
Basit hesapları bir kenara itersek özellikle iki husus için bunun şart olduğu düşüncesindeyim. Birincisi, 2016 yılında bireysel silahlanmanın yüzde on oranında artması, diğeri ise Türkiye'nin etrafının ateşle örülmüş olmasıdır. Her iki hususta yanlış politikalar sonucunda vücut bulmuştur.
Gerek seçimler öncesinde gerekse referandum sürecinde otomatik silahlarla poz verip, çatışma çığırtkanlığı yapanlar ibreti alem için beş on yıl hapisle cezalandırılmış olsalardı, evler cephaneliklere çevrilmiş olmayacaktı.
Diğer husus ise atmıştan fazla ülkenin sınır komşularımızda askeri varlık göstermeleridir. Biz buna Ortadoğu Eşbaşkanlığı kandırmacası ile müsaade ettik. Komsumuzdaki yangına su taşıyacağımıza Avrupa devletlerinin barut taşımasına rıza gösterdik.
Söylemek istediğim, her türlü sıkıntıyı kendi içimizde çözmeye muktediriz. Çözemeyeceğimiz en büyük mesele insanımızın ayrıştırılarak bir birine düşürülmesidir. Başlatılacak olan 3. dünya savasına ev sahipliği yapacak olmamızdır.
İşte bunun içindir ki Türkiye'de adı ve politikası ne olursa olsun başka bir siyasi partinin iktidarına acilen ihtiyaç duyulmaktadır. Milliyetçi tabanın özleyip, Saddet ve Büyük Birlik Partisinin tasvip ettiği Meral Akşener'in beklenen lider olduğunu düşünüyorum.
