Misafirlerine ikram ettiği leziz Türk Kahvesi, sürükleyici sohbeti ve siyasette renkli kişiliği ile tanınan MHP Kapaklı İlçe Eski Başkanı Hayri Varol’a konuk olduk.
Milliyetçi Hareket Partisinin neresindesiniz?
Öncelikle fikir ve düşüncelerimize önem verdiğiniz için Yorum Gazetesi çalışanları adına size teşekkür ederek konuşmama başlamak istiyorum. Esasında MHP kimliği ve eski ilçe başkanı etiketi ile böyle bir röportaj yapmak istemem. Şu anda MHP’nin hiçbir yerinde değilim. Sadece üyeliğim var ve geçmişte çeşitli kademelerde görevler yaptım. Sürekli partimize bir şeyler katmanın gayreti içerisinde olduk. MHP o zaman zarfında bizlere çok şeyler verdi.
Parti içi muhalefette bulunanlar, Genel Merkez tarafından ağır bir şekilde itham edilerek dışlandı. Yaşananları doğru buluyor musunuz?
Siyasi oluşumlar içerisinde faal olarak çalışmak ne kadar doğalsa muhalif olmak da o derece doğaldır. Zaten bir hareketin içerisinde muhalefet yoksa o siyasi akımın var olduğu söylenemez. Muhalefet yoksa, ne işin içerisinde olanlar, ne de dışında kalanlar kendilerini var sayamazlar. Ben her zaman muhalefetin olmasından yanayım. Muhalefet, siyasi partinin daha iyi olması açısından gereklidir.
MHP il ve ilçe Teşkilatı mensupları neden muhalefet etme gereği hissetti.?
MHP çok zor bir zeminde siyaset yapan bir parti. Bu zorluk geçmişinde de vardı. 7 Haziran’da öyle bir tabloyla karşılaştık ki 14 yıllık bir AK Parti iktidarının nerdeyse sonu gelmişti. MHP zaten AK Parti iktidarına karşı mücadele veren bir partiydi. AK partinin ülkeyi götürmüş olduğu tahribatı durdurmak istiyorduk. Bunun tam aksine MHP o süreçte AK Partiye dirilme imkanı tanımıştır. Düşmüş bir AKP’ nin elinden tutuldu ve tekrar ayağa kaldırıldı. Sonrada buna devlet bekası denildi. Özellikle 15 Temmuz sürecinden sonra bu söylem daha fazla tekrarlanmaya başlandı. Şimdi soruyorum. Devletin bekası AK Partinin eline mi kaldı? Biz devletin bekası için iktidar olmak istemiyor muyuz? Devletin bekası açısından ülkücüler daha iyi bir fırsat değil miydi? Ama maalesef devletin bekası için AK Partinin ayakta durması ön görüldü. Biz bunu hoş karşılamadık. Devletin bekasını ancak ülkücü hareket sağlayabilir dedik. Bu yönde itirazlarımız oldu. İlk etapta muhalefet eden arkadaşlarımıza camia içerisinden ağza alınmayacak söz ve ithamlar yapıldı. Çok ağır hakaretler, küfürler yapıldı. Daha dün yan yana olduğumuz, aynı sofrayı paylaştığımız arkadaşlarımıza bu yapılanları hiçbir zaman doğru bulmadık. Bu hakaret ve küfürleri hiçbir yere koyamıyorum. Yıllardan beri siyasetin içerisindeyiz. Değişik partilerle karşı karşıya geldik. Seçim atmosferinde yüksek tansiyonlarda karşılaşmamıza rağmen ne kimseye küfür ettik ne de birileri bize küfür etmemiştir.
2019 da genel seçiminde MHP Tekirdağ’da kaybetmiş olduğu milletvekilini geri alabilecek mi?
Bu şartlarda bu mümkün değil. Türkiye’de siyaset bir gecede değişebiliyor. Daraltılmış bölge sisteminden bahsediliyor. Bu uygulanırsa artık MHP’ye yer olmayacak. Şahsi görüşüm Türkiye’nin bir daha sandık görmeyeceği yönündedir. Sandık milletin önüne konmuş olsa bile sağlıklı bir seçim sonucuyla ülkenin yönetileceğini artık düşünemiyorum.
Devlet Bahçeli’nin izlemiş olduğu politika sonucunda MHP’nin 2019 yerel ve genel seçimlerinde oy kaybı yaşayacağı söylenebilir mi?
Bu sonucun yaşanması artık kaçınılmazdır. MHP bu gün AK Partinin politikalarına destek veriyorsa, yarın sandığa giden insanlara ne diyecek? AK Parti güzel yapıyordu ama bize de oy verin mi diyecekler? AKP doğru yapıyorsa o zaman seçmenin MHP değil AK Partiye gitmesi kadar doğal ne olabilir ki?
Yani demokrasinin kurallarının bundan sonra ülkemizde işletilmeyeceğini mi söylemek istiyorsunuz?
Evet bunu açık açık söylüyor ve iddia ediyorum ki referandumda hayır oyları yüzde 55’ten aşağı değildi. Ancak bu hakkı hiç kimse geri alamadı. Bir tek Ümit Özdağ’ın bireysel çıkışları oldu. Gelecek gösteriyor ki benzer bir durumda bu haklarımızı alabileceğimiz, koruyabileceğimiz ne bir çatı ne de bir güç kalmadı. Bu demokrasi adına korkunç bir sondur.
Meral Akşener yeni bir parti kurarsa Türkiye’nin siyasi yapısında ne gibi değişiklikler olur?
Referandum gerçekleşmeden önce MHP’de bir genel başkanlık seçimi olsaydı, ya da MHP’de kongrenin gerçeklemeyeceği anlaşıldığında Meral Akşener o gün gereğini yapsaydı; referandum gerçekleşmemiş, sistem değişmemiş olurdu. Türkiye’nin ufku açık olur, bizlerde geleceğe umutla bakabilirdik. Şimdi sistem değişmiş. Bu saatten sonra Meral Akşener ya da başka birinin gelmesi sonucu pek fazla değiştirmeyecek. Çünkü deminde belirttiğim gibi % 55 hayır oylarını resmileştiremedik. Bunu dün yapamadıysak, bundan sonrası için sağlıklı sonuçların çıkacağını beklemek doğru değildir. Bu konuda büyük endişelerim var. Sistem korunmuş olsaydı demokrasi olurdu. Demokrasinin olduğu yerde de ümitvar olurduk. Artık ümidimizi de kaybetmiş durumdayız.
Bizim burada yapmış olduğumuz değerlendirmeler, MHP Genel merkezinde Devlet Bahçeli ve partinin kurulları arasında da yapılıyordur. Buna rağmen Bahçeli’nin AK parti politikalarını desteklemesini gerektiren ne gibi şeyler olabilir.
Buna şöyle bir cevap verilebilir. Ben Çerkezköy’de cürmü olmayan bir Hayri Varol olarak bunları hesaplayabiliyorsam, bunların kat kat fazlasını MHP ve Genel Başkan Devlet Bahçeli de görüyordur. Politik duruşu bir hatanın sonucu değildir. Ne olduğunu ise söylemek istemiyorum. Bilinçli olarak yapılmakta ancak anlam verilemeyen bir durum.
Sizce Bahçeli’nin izlediği politika MHP’yi bitirir mi yoksa AK Partili seçmen AK Parti yanlısı politikaları nedeni ile MHP ‘yi ödüllendirir mi?
MHP’nin bizlere çok şeyler kazandırdığını söylemiştim. Bu günkü tablonun çok vahim olmasına rağmen bu hareketin bittiğini söylemek istemiyorum. Ancak, şu süreçte MHP’nin son seçimde almış olduğu oyları koruma şansı yoktur. Bu güne kadar yüzlerce arkadaşımız incitilmiş. Bir o kadarı ihraç edilmiş. Kovulmuş ve küstürülmüş. Bunları kazanmak adına bir çaba sergilenmediği gibi gitmeleri için yapılmadık şey kalmadı. İlçeden bakarak geneli değerlendirmek gerekirse durum son derece vahim. Geçen gün Kapaklı’da 53 ülküdaşımız istifa etti. Zaten camia içerisinde kaç kişi var ki? Bu arkadaşlarımızın gelecek seçimde partiye oy vermesi mümkün değil. Bu 53 kişinin yanında aileleri, akraba ve dostları var. Yani MHP’nin eski oyunu alamayacağı kesindir. Ancak MHP bitmiştir demeye geride kalan arkadaşlarıma saygımdan dolayı dilim varmıyor.
Akşener, yeni bir parti kurarsa bu partide görev almayı düşünür müsünüz?
Şu andaki MHP’ye oy vermeyeceğimden yeni bir parti kurulması durumunda o partide görev almayıp sadece oy veren olurum. İki yüzlülük yapmaya gerek yok. MHP’nin genel başkan ve genel merkezinin bu günkü politikalarından kesinlikle memnun değilim. Bu nedenle MHP’yi değil; kurulacak partiyi elbette ki desteklerim.
Muhalif kanat merkez parti MHP’nin gücüne eriştiğinde yine de görev almamayı düşünür müsünüz?
Görev almak kuruluş aşamasında yapılmalıdır. Parti kendini ispat eder konuma geldikten sonra görev talep etmek menfaat temininden başka bir şey olamaz. Böyle bir düşüncem olsa bunu kuruluş aşamasında emek vererek yaparım. Ama benim siyasete güvenim kalmadığından uzak durmayı tercih ediyorum. 22 yıl MHP içerisinde aktif görev üstlendim. Seçmene dolayısıyla insanımıza bir şeyler anlattık. Bu günkü yaşananlara baktığımızda demek ki yanılmışız. Bütün bunlar MHP’nin bizleri hayal kırıklığına uğratmasının bir sonucudur. Geçmişte inandıklarımızla bu günkü yaşadıklarımız çok farklı. Vebalden korktuğum için siyaset yapmak istemiyorum.
Akşener ‘in Ülkücü Camianın beklentilerini karşılayabilecek bir lider olduğu söylenebilir mi?
Açıkçası yeni oluşumdan ümitliyim. Ümit Özdağ, Yusuf Halaçoğlu, İsmail Ok, Nuri Okutan gibi çok değerli insanlar var orada. Bunlar, camianın omuzları üzerinde taşımaktan onur duyduğu insanlar. Doğru yerde olduklarını düşünüyorum. Akşener elbette ki beklentileri karşılayabilecek bir donanımdadır.
14 yıl AK Parti değil de MHP iktidarda olmuş olsaydı Türkiye ekonomik, siyasi ve dış politika bakımından daha iyi konumda olabilir miydi?
Bunlar tahmine dayalı şeyler. Milliyetçi çerçeveden sorunuza cevap vermemiz gerekirse, tabi ki farklı olurdu diyebiliriz. Geçmiş dönemlerde çok değerli ve deneyimli şahsiyetler siyaset yaptı. Bu isimlerin bakan olduklarını, devletin diğer yönetim birimlerimde olduklarını düşünün. Tabi ki Türkiye daha ileri seviyelerde olurdu.
7 Haziran seçim sonuçları MHP’nin iktidar ortağı olması bakımından bir fırsattı diyebilir miyiz?
Bu bir fırsattı. Ancak MHP tekrar seçim istemekle bu fırsatı elinden kaçırdı. Seçimi isteyen ilk parti olmasına rağmen 7 haziran ile 1 Kasım tarihleri arasında MHP iddialı bir şekilde seçime çalışmadı. Sahada MHP’nin ne milletvekilleri vardı ne de genel merkez yetkilileri, ne de il ve ilçe teşkilat başkanları. Hiç kimseyi seçim meydanlarında göremedik. Sloganına baktığımızda dahi hiçbir iddiası olmadığını görebiliyorduk. Adeta 80 vekil 40 vekile düşsün diye bir politika izlenmiştir.
Partinin üst kurulları, Bahçeli’ye MHP’ye özgü politikadan saptığını dikte edemiyor mu?
Söylediğiniz, normal demokrasilerin uygulandığı parti ya da ülkeler için geçerli. Bir başkanlık divanı var. Bilmiyorum kaç dönemdir aynı isimlerden oluşuyor. Dolayısıyla hepsi aynı düşünüyor. Halkın görüşlerini bir MYK üyesi, bir milletvekilinin merkeze taşımasının partide fazla bir önemi yok. Böyle bir ortamda demokrasinin işlemesi söz konusu değil. MYK’nın da fazla bir fonksiyonu kalmadı. Çünkü orada da bir çok istifalar yaşandı.
2019 Genel seçimleri sonrasında nasıl bir tablo ile karşılaşırız?
Korkunç bir tablo ile karşılaşacağımız kesindir. Bütün yetkileri elinde bulunduran bir başkan ülkeyi yönetecek. Parti sayısı azalmış olacak. Azalmasa bile partilerin fazla bir hükmü olmayacak. Başkan yürütme, yargı ve yasamanın başında tek adam olarak görev yapacak. Bizim geçmişte uyarılarımıza rağmen 2019’da kötü son başlamış olacak. Buna da sebep yine MHP’dir. Şayet MHP olması gereken yerde olsaydı bu gün bu tehlikeleri konuşmuyor olacaktık. R. Tayyip Erdoğan’ın önü bu kadar açık olmayacaktı. En azından demokrasi ve Cumhuriyet değerleri korunmuş olacaktı. Kısacası demokrasi adına endişelerim var. Tek adamın yönettiği hiçbir devlette güzel şeyler olmamıştır.
Bildiğim kadarıyla şu anda MHP’ye üyeliğiniz devam ediyor. Açıklamalarınız partiden ayrılacağınıza işaret ediyor. Bu konuda neler söylemek istersiniz?
Evet, şu an için üyeyim ancak istifa dilekçemi de hazırlamış durumdayım. Geçtiğimiz hafta istifa eden arkadaşlarım gibi ‘mensubu olmaktan onur duyduğum partimden diyemeyeceğim. Onur duymuş olsaydım, istifa etmez partim için çalışırdım. Maalesef mensubu olmaktan onur duyamadığım partiden istifam söz konusu. Birlikte hareket ediyorlar izlenimi oluşturmamak için Onlarla birlikte istifa etmedim. Hatırlarsan o arkadaşlarımla birlikte yönetimde iken ben istifa etmiştim onlar görevine devam etmişti. Şimdi onlar istifa etti ben ise istifa için uygun zamanı bekliyorum.
Bahçeli’nin AK partiye paralel politikaları ne zaman başladı.
Bahçeli, 1 kasım sonrasında ciddi bir değişiklik yaşamaya başladı. Özellikle de 15 Temmuz’dan sonra bu değişiklik daha fazla göze çarpar oldu. 1 Kasım öncesinde Bahçeli’nin bu şekilde olabileceğine asla ihtimal veremezdik. Bahçeli’ye de en az Merhum Türkeş kadar inanmıştık. 40 yıldır partinin içerisinde olanlarda şaşkınlık içerisinde.
Bahçeli’nin ansızın AK Parti politikalarını desteklemesinin temelinde bizlerin bilmediği çok önemli bir memleket meselesi olabilir mi?
Bizim bilmediğimiz bir şey olmaması lazım. Bizler bu partinin yönetim kademelerinde bulunmuş insanlarız. Sayımız milyonlarla ifade edilecek sayıda değil. Bir şey varsa partinin il başkanları, ilçe başkanları var. MYK Üyeleri var. 50 ya da 100 kişiyi bir araya toplayıp bu tehlike uygun bir lisanla anlatılamaz mıydı? Bunu yapmak yerine konuşanı hain ilan ettiler. Patır patır insan harcadılar. Oysa ki AK Parti henüz bir mensubunu dahi harcamamıştır. Eski belediye başkanı, eski meclis üyesi, eski bakan, eski milletvekili. Bir şekilde partiye gönül vermiş olanları cemaate ve her şeye rağmen tutuyor. Şimdi bu giden arkadaşların yerine kimi koyacaksınız? Yoksa partinin bizim bilmediğimiz bir başka tabanı mı var? Yıllardır açılım ve cemaat süreçlerine teslim olan bir tabanla mı devletin bekasını sağlayacaksınız. Bir kalkışma yaşadık. Türkiye’nin başında benzer tehlikeler hep vardı. Bundan sonra olmayacağını kimse garanti edemez. Asıl bundan sonra milliyetperver insanlar lazım. Siyaset yokuşunu kiminle tırmanacaksın? Fetö’ya muhterem Hoca Efendi diyenlerle mi? Açılım sürecinde, bunlarda bizim kardeşimiz diyenlerle mi? IŞİD’cilere haşere çocuk diyenlerle mi? Devletin bekası bunlarla mı sağlanacak? Türk Milliyetçileri bu kadar kolay harcanmamalıydı.
AK Parti’nin 15 yıllık icraatları göz önünde bulundurulduğunda Türkiye için bir kazanç olduğu söylenebilir mi?
AK partinin kazanç olduğunu söyleyemem. Tabi ki kayıptır. AKP dönemi öncesinde dış ilişkiler de sıfır sorun varken bu gün sorun yaşamadığımız hiçbir ülke yok. Herkese kafa tutmak doğru değil. Birilerine şirin görünebilirsiniz ama dünya ile ilişkileriniz kopuyor. Bağları kopardığımız ülkelerle ciddi manada ticaretimiz var. O ülkelerde ekmeğini kazanan binlerce insanımız var. AK parti her ülkeyle kötü olmuştur. Bunun sonucunda zarar gören yine biz olduk.
AK parti seçmeni R.Tayyip Erdoğan vesilesi ile Türkiye’nin dünya devletleri nazarında daha itibarlı konumda olduğunu iddia ediyor. Bu doğru bir tespit mi?
Yaşanan gerçekler karşısında bunu söylemek mantıkla bağdaştırılamaz. Referandum öncesinde Bakanlarımız dahi Avrupa’da polis zoruyla bir takım şeylere maruz kaldılar. İŞID’ın ülkemizden geçmesi mi prestij. Buna Malezyadan bakarsanız prestij olarak görebilirsiniz ama Avrupa’dan baktığınızda söylediklerinin doğru olmadığını söyleyebiliriz.
AK Parti değil de bir başka parti 15 yıl iktidarda olmuş olsaydı 15 Temmuz kalkışması yaşanır mıydı?
Kakışmaya giden yolu AK Parti hazırlamıştır. Cemaat çok öncelerden de vardı Ama AKP döneminde ellerine güç verildi. Bu, bile bile yapıldı. Kalkışmaya yakın senelerde MHP Genel Başkanı defalarca AK Partiyi uyarmadı mı? CHP uyarmadı mı? Kendinize gelin, gerekli önlemleri alın denilmedi mi? Bırakın uyarılara kulak asmayı, AK parti bu uyarıları yapanlara çeşitli ithamlarda bulunmuştu. Siz anlı secdeye giden insanları sevmiyorsunuz demişlerdi. Evet cemaat önceden de vardı ama bu kadar fazla, bu kadar güçlü değildi. İşin doğrusu AK partiliden fazla cemaatçi var. Bunları cımbızla toplasan geride AK Partili kalmaz. Bu örgüte AK Parti can vermiştir.
CHP muhalefet görevini yapabildi mi?
CHP arkasına alabileceği gücü zaten almış. Ondan fazla bir şey yapabileceğini düşünmüyorum. CHP’nin adı çıkmış doksana inmez seksene. Diğer taraftaki insanlara ne kadar doğruyu anlatırsan anlat kar etmiyor. Mesela bir adalet yürüyüşünden bahsedelim. Yerinde ve haklı bir hareket. Halk için sergilenen bu tutumun halk tarafından eleştirilmesini anlamak zor. Acaba tesis edilmek istenen adalete, bu insanlar hiç mi ihtiyaç duymayacak? Başbakan Yıldırım mitinglerde Kılıçdaroğlu’nun asgari ücretin 1400 lira olmasını istediğini söylerken bile AK Partililer bu haklı dileyişi yuhalıyorsa bu durumda nasıl ümitli olabilirsiniz?
Akşener’in Fetö ile bağlantısı olduğu söylemlerini nasıl değerlendiriyorsunuz?
Bilmem hangi tarihte güya Akşener’i Fetullah Gülen DYP ye getirip yerleştirmiş. Peki çok sonra Akşener MHP İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığına aday gösterilmedi mi? Gösterildi. Sonra MHP’de milletvekili yapılmadı mı? Yapıldı. MYK’da görev verilmedi mi? Verildi. TBMM’de başkan vekilliği verilmedi mi? Verildi. 7 Haziran’dan 1 Kasım’a kadar milletvekili olmadı mı? Oldu. Peki bu zaman zarfında Akşener’in Fetöcü olduğu neden söylenmedi? Bu soruların muhatabı Akşener’in Fetöcü olduğunu söyleyen MHP’lilerdir. Dönüp bir de AKP’lilere soralım. Akşener AK Partinin kurucular kurulunda var mıydı? Vardı. Sonra 7 hazirandan 1 Kasıma giden süreçte bir hükümet kuruldu. Akşener, bu hükümete davet edildi mi? Evet edildi. Bütün bunlar olurken Akşener Hanım için bir şey denmiyordu da neden parti kuracağını söylediğinde Fetö’cü oldu. Bana sorarsanız AK Parti Akşener’i bir kenara koyup içindeki Milletvekili ve Bakan Fetöcülerle uğraşsın. 180 milletvekilinden bahsediliyor. Hangisi için bir soruşturma başlatıldı. İşte buna benzer bir çok hakikat nedense ülkemizde ters yüz yapılmaktadır.
MHP Kapaklı İlçe Eski Başkanı Hayri Varol’a sorularımızı yanıtladığı için teşekkür ediyorum.