Köşe Yazıları
Giriş Tarihi : 17-10-2015 10:32   Güncelleme : 17-10-2015 10:32

Geldiğimiz Nokta İçler Acısı

Ankara Garı'nda meydana gelen patlama  yeni baştan bir çok şeyin sorgulanması gerektiği sonucunu ortaya çıkarmıştır

Geldiğimiz Nokta İçler Acısı
Ankara Garı'nda meydana gelen patlama  yeni baştan bir çok şeyin sorgulanması gerektiği sonucunu ortaya çıkarmıştır. Patlama, daha önce yaşanmış benzer olaylarla ilişkilendirildiğinde aynı olayların defaten yaşanacağını  akla getirmektedir. Aslında bu patlama sıradan bir eylem de değildir. Ülkemizin seçim sürecinde bulunması, sonuç  almaya yönelik  terörist odaklara düzenlenen operasyonlar ve Arap Baharının  geldiği aşama bütün bir şekilde mutaala edilmelidir. 'Kurt dumanlı günü beklermiş' diye bir söz vardır. Yaşanan vahim olay zamanlama bakımından bulunmayacak bir  ana  denk getirilmiş. Ortadoğu'da Arap Baharı ile başlatılan projenin mimarları  artık piyonların işinin bittiği ve kendilerinin  sahnede boy göstermesini mecburi hale getirmeye çalışıyorlar. Bunu çok afaki bir cümle olarak telakki etmeyin. İşte Rusya'nın Suriye topraklarını kullanma şekli. Görünen tabloyu okumaya devam ettiğimizde  Uluslararası arenada Kürt Devletinin kurulması yönünde  eğilim olduğudur. Türkiye'nin her ne kadar da Kürt Devleti projesine karşı çıktığı görünüyor olsa da aslında bu devletin varlığını harita üzerinde ilk kabul eden ülke Türkiye olmuştur. - Nereden çıktı bu iddia diye şaşırmayın beyler! Bunu iki yıl evvel de aynı sütunlarda yine yazmıştık. Avrupa devletlerinin Irak ya da Libya'da ki halkın antidemokratik  yönetimle idare edilmesi umurlarında bile değildir. Onların amacı söz konusu bölgede Kürt Devleti  topraklarının, tespit, tayin ve  tescilidir. Arap Baharı adı altında çizilen kara tablo ile  Lübnan, Ürdün, Suriye ve Irak topraklarının  Türkiye'ye yakın bölgeleri  bu devlet için tahsis edilmiştir. Ancak bu oyunu bozan şimdilik  Rusya olmuştur. Şayet Türk  Hükümeti  komşu ülkelerin siyasi ve coğrafi bütünlüklerinin bozulması yönünde akla hayale sığmayan katkılar  sunmamış olsaydı bu gün PYD, PKK, CHKP, IŞİD ve daha bir çok illegal örgüt sadece Türkiye'nin değil, bölge ülkelerinin ortak düşmanı konumunda olacaktı. Hatta bu örgütlerin bir kısmının adı dahi olmayacaktı. Komşu ülkelerin bozulan devlet yapıları nedeni ile ortaya çıkan illegal örgütler şimdilerde emellerinin gerçekleşmesine mani olan Türkiye'yi hedef tahtasına oturtmuşlar. Bu ölçüde değerli projelerin arkasında var olan aktörler ise bir taraftan ağabeylik rolünü en iyi şekilde oynarken diğer taraftan  destekledikleri illegal örgütlerle bölgede kaosun  bitmemesi yönünde gayret içerisindedirler. Yoksa yüzlerce  kişinin bulunduğu bir alanda elini kolunu sallayarak sıradan bir kişi o derecede güçlü bir bombayı patlatamazdı. Bu konuda güvenlik zafiyeti olmadığı söylense de ben bu hikayeleri külahıma anlatın diyorum. Yeni kurulacak olan hükümet tarafından  dış politika yeniden gözden geçirilerek, uzun vadeli programlar hazırlanmalıdır. Sınır komşularımızla  ilişkiler tesis edilip,  yeni bir yol haritası çizilmelidir. Libya ve  Lübnan bu ilişkilerin tesisine olumlu bakacak olsa da  Irak, tescillenmiş olan Kürt yönetimi nedeniyle Türkiye'nin önerilerine kulak asmayacaktır.  Suriye ise içinde bulunduğu iç savaşın Türkiye nedeni ile başlatıldığını bildiğinden dolayı değil işbirliğine razı olmak bizde ki kargaşanın devam etmesi adına topraklarının bize yakın bölgesini gözden çıkarmayı dahi düşünebilir. İşin açıkçası geldiğimiz nokta, start aldığımız çizginin de çok daha ötelerinde. -Düzelir mi? Düzelmek zorunda. Çünkü söz konusu olan milli birlik ve toprak bütünlüğümüzdür. Ancak bunun için istikrarlı ve geriye dönüp baktığında aldatıldık demeyecek bir hükümet olmalı ve  geçmişten kaynaklanan hatalara yönelik  ödeyeceğimiz bedeller olacaktır.  Keşke hiç bedel ödemeden taşlar yerine oturtulabilseydi. Ancak alev topuna dönen bölge ve içimizde vuku bulan vahşice olaylar işin göründüğü kadar kolay olmayacağına işaret ediyor.    
AdminAdmin