enflasyonemeklilikötvdövizakpchpmhp
DOLAR
28,8564
EURO
31,6134
ALTIN
1.894,51
BIST
8.036,12
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Tekirdağ
Az Bulutlu
20°C
Tekirdağ
20°C
Az Bulutlu
Cuma Az Bulutlu
21°C
Cumartesi Az Bulutlu
19°C
Pazar Hafif Yağmurlu
11°C
Pazartesi Çok Bulutlu
10°C


DİN GÖREVLİLERİ NE YAPIYOR?

01.06.2017
0
A+
A-

Bazen kendi kendime meseleleri abarttığımı düşünüyorum. Sonra da acaba benim düşüncelerim çok mu uç noktalara hitap ediyor diye endişe duyuyorum. Mesele insanımızın yaratılış gayesinden habersiz bir hayat tarzını benimsemesi; hakikatleri anlatıp doğruluğa yöneltmesi gerekenlerin de böylesi bir sorumluluklarının bulunduğuna aldırış etmemeleridir. Bu sorumluğu üstlendiği sanılanlar  ise  imamet makamını meşgul edenlerdir.

Toplumu sürüklemesi gereken bu sınıfın büyük çoğunluğu  ne gariptir ki  sıradan vatandaşlar gibi  aynı vurdumduymazlıkla  manadan kopuk bir hayatı tercih eder oldu.  Parti, fırka, cemaat, gurup gibi çatı birliktelikler adı altında hizmet verdiklerini düşünüyorlar. Oysaki esas olarak benimsemeleri gereken sıradan insanların menfaate dayalı esasları değil; Hz. Muhammed’in vahye dayalı İslam akaidi olmalıydı.

Bu tür yapılaşmaların  hiçbir şekilde gerçek amacı mana olmamıştır.  Bu gibi oluşumların asıl amacı; mana şemsiyesi altında nüfus sahibi olmak, maddi kazanç sağlamak gibi gayelerdir.  Öyle olmasaydı 1450 senedir hak batıla, kötülük iyiliğe, haklı haksıza galip gelemez miydi?

Tabi ki gelirdi. İnsanlar Allah’ın lütfettiği nimetlere hak ve adalet çerçevesinde ulaşabilip, huzur ve mutluluk insanımızın ve insanlığın mimiklerinden dökülebilirdi.



Resulullah’a layık varis  olabilmek adına  vicdanında  bir ideale hayat hakkı tanımayanlar, çok acıdır ki sadece siyasi partilere taraftar bulma konusunda dini mübinin kurallarını hatırlayıp, siyasete alet edebilmektedirler.

Sokakta yürüyen insanımıza kelimei şahadetin manasını soran bir gazeteciye verilen cevaplar çok ama çok şaşırtıcı. Dört Halifenin ismini sayabilense parmakla gösterilecek kadar az.

İşte bütün bu çarpıklıklara bakıpta din görevlileri ne yapıyor, bunların asıl vazifesi nedir diye sormadan edemiyorum.

Bekri Mustafa iyi bir hafız olmasına rağmen zamanının en çok içki içenleri arasında anılır. Hatta IV. Murat  şehzadeliği zamanında  merak edip onu nedimleri arasına katmış, tahta geçtiğinde de onu  saray eşrafına  kabul etmiştir.

Bir gün Yeni Cami önünden geçmekte olan Bekri Mustafa’yı cemaatten biri kolundan yakalayarak:

-Efendi, mevta musallada bekliyor ancak imam ortalıkta yok. Siz ilgilenseniz de cenaze namazını kılsak olmaz mı, diye sorar. Bekri Mustafa imam olmadığını söylese de yanlarına yaklaşan cemaat Bekri Mustafa’nın tevazu nedeni ile imamlık yapmadığını düşünüp, ısrarcı olur. Çaresiz kalan Bekri Mustafa cemaatin önüne geçerek namazı kıldırmaya karar verir. Sonra birden bire mevtanın kefenini aralayarak kulağına bir şeyler fısıldar. Namazı kıldırdıktan sonra Bekri Mustafa’nın yanına yaklaşanlar:

-Efendi mevtanın kulağına ne söylediniz, diye sorarlar.

Bekri Mustafa şöyle der:

-Öte tarafta İstanbul’un vaziyetini soracak olurlarsa, Bekri Mustafa Yeni Camiye imam olmuş, varın gerisini siz düşünün demesini tembihledim.

Yazarın Diğer Yazıları
Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.