Güncel
Giriş Tarihi : 10-01-2017 15:49   Güncelleme : 10-01-2017 15:49

Devlet Büyükleri Bir Daha Düşünmeli

Kapaklı Kömürköy Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği 10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü dolayısıyla basın mensuplarını kahvaltı programında ağırladı

Devlet Büyükleri Bir Daha Düşünmeli
Kapaklı Kömürköy Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği 10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü dolayısıyla basın mensuplarını kahvaltı programında ağırladı. Dernek Başkanı Seyfi Özgerçek programda yaptığı konuşmada  hızlı sanayileşmenin olumsuz etkilerine değinerek, "1970'li yıllarda bölgeye sanayi geldiğinde insanımıza; "Sanayi gelecek kimse işsiz aşsız kalmayacak, herkes sigortalı olacak, arazileriniz çok değerlenecek, vaatleri sunularak gelecekte yaşanacak sıkıntılar dile getirilmedi."Dedi.   Kapaklı Kömürköy Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği Yönetim Kurulu Çalışan Gazetecileri kahvaltı programında ağırladı. Sultan Pastanesinde düzenlenen programa Kapaklı, Çerkezköy ve Vize ilçelerinden gazeteciler katıldı. Kahvaltı sonrasında konuşan Dernek Başkanı Seyfi Özgerçek, bölge sorunlarına değinerek hızlı ve bilinçsiz sanayileşmenin bölgeyi yaşanmaz hale getirdiğini söyledi. Başkan Özgerçek, "1970'li yıllarda bölge halkına, herkesin  bir işi olacağı, arazilerin değerleneceği gibi vaatlerde bulunulmuştu. Gelecekte su kaynaklarımızın yok olacağı, balık tuttuğumuz Ergene Nehrinin zehir nehri olacağı, tarım arazilerimizin yok olup gideceği söylenmedi." İfadelerine yer verdi. "ERGENE HAVZASI BATAKLIĞA DÖNÜŞTÜ" Ergene Havzasının bataklığa dönüştüğünü belirten Özgerçek konuşmasına şöyle devam etti: "Ülke nüfusunun yüzde 20 sinin yaşadığı bölgenin 3 ili, 3 denizi, 3 dağı, 3 ormanı ve 1 nehri vardı. Ergene Nehri 40 yıl önce yapılan sanayileşme planı sonrasında öldü. Trakya’nın suları çarpık sanayileşme ve plansız yapılaşma uğruna yok edildi. Bir zamanlar Pirincin %80, Ayçiçeğinin %60, Buğdayın %13 ihtiyacını karşılayan ergene havzası bugün bir bataklığa dönüşmüştür." "TEHLİKELER GÖZARDI EDİLİYOR" Bölgede doğal hayatın yok edilmesi adına olumsuzluklara bir yenisinin daha eklenmek istendiğini söyleyen Özgerçek, "Şimdide Çerkezköy Ambardere mevkiine 545 hektar orman alanına, Vize Okçular Köyüne yaklaşık 2.5 kilometre, Akpınar Köyüne 3.5 kilometre uzaklıkta 146 hektar tarım alanına termik santral getirilmek isteniyor. Sanayileşme gelmeden önce yapıldığı gibi şimdi de 'Kömürümüz bol, neden ucuza enerji elde etmeyelim de enerjiyi dışarıdan alarak para verelim,  denilerek tehlikeler göz ardı ediliyor" Diye konuştu. "TOPRAĞIN YAPISI BOZULUYOR" Termik santrallerinin bir çok olumsuzluğu beraberinde getireceğine dikkat çeken Özgerçek, "Oysaki  termik santralden çıkan gazlar, tarım ürünleri, hayvanlar, su varlıkları ve ormanlar üzerinde kalıcı tahribat bırakıyor. Yine bu termik santrallerden çıkan kükürt dioksit, azot oksit ve partikül madde gibi maddeler içerdikleri ağır metallerle insanların merkezi sinir sistemini etkiliyor, anormal doğumlara sebep oluyor gelişme ve öğrenme yeteneğini azaltıyor.Santrallerde çıkan küllerde var olan radon gazı kanser vakalarında artışa neden oluyor.  Santrallerin bacalarından çıkan gazlar asit yağmurları oluşturuyor ve yağan yağmurla toprağın kimyasal yapısı bozuluyor. Haliyle tarımsal verim düşüyor, ağaçlar kuruyor, hayvancılıkla ilgili faaliyetler zarar görüyor. Yani bölgede oturan bir vatandaşın hayvancılık, arıcılık ve balıkçılık yapması zor." Şeklinde konuştu.   "ZARARLARI FAYDASINDAN ÇOK FAZLA" Termik santrallerinin  yer altı su kaynaklarını da kullanılmaz hale getirdiğini ifade eden Özgerçek konuşmasına şöyle devam etti. " Termik santrallerde soğutma, temizleme ve buhar elde etmek için bol miktarda su kullanılıyor. Kullanılan bu sular daha sonra atık halinde toprağa, yer altı sularına, denize veya akarsulara boşalıyor. Böylece suyumuz da kirlenmiş oluyor. Suyumuz bozulmakla kalmıyor, sudaki yaşam zinciri de bozuluyor. 1 yılda 100 mega watt elektrik üretimi için 5560 metre küp kül, 3500 ton katı atık, 750 ton kobalt, 45000ton kükürt dioksit, 26000 ton azot oksit, 250 ton hidrokarbon çevreye bırakılan atık miktarıdır." "BÖLGE ÖLÜM ŞEHRİ OLMASIN" Türkiye'nin; Çin, Hindistan ve Rusya'dan sonra dünyada en ciddi kömür kirliliği yaratan ülke olduğunun altını çizen Özgerçek, "Türkiye' de yaşadığımız şehirlerde havadaki partikül seviyesi sınır değerlerinin tam 3 kat üzerindedir.  2010 yılında ülkemizde mevcut 19 termik santralin yer aldığı yerleşim bölgelerinde, kömürün saçtığı zehirden dolayı 7900 kişi hayatını kaybetti. 2010 yılında, sadece SOMA Termik Santralinden kaynaklı hava kirliliğinden dolayı 1340 erken ölüm meydana geldi. Kömürlü termik santrallerin AB ülkelerinde her yıl 18.500 erken ölüme yol açtığı tahmin ediliyor."İfadelerini kullandı. "İNSANI YAŞAT Kİ, DEVLET YAŞASIN" Enerjiye sermaye gözü ile bakmanın yanlış olacağını hatırlatan Özgerçek, sözlerini şöyle tamamladı: "Bizler, Kömürköy Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği olarak Trakya’da kurulması planlanan termik santraller hakkında devlet büyüklerimizin bir daha düşünmelerini sanayi ile yara almış Trakya’nın termik santrallerle ölüm şehirlerine çevrilmemesini bir sivil toplum kuruluşu olarak gündeme getirmek bu konuda bütün sivil toplum kuruluşlarının haklı tepkilerini ortaya koymalarını temenni ediyoruz. Enerjiye sermaye gözüyle değil halk sağlığı gözlüğüyle bakılmalı gayemiz insanı yaşat ki devlet yaşasın olmalıdır." Özgerçek, konuşması sonrasında programa katılan basın mensuplarının 10 Ocak Çalışan Gazeteciler Gününü kutladı.
AdminAdmin