Eğitim
Giriş Tarihi : 03-07-2018 18:59   Güncelleme : 03-07-2018 18:59

BAŞKA BİR AÇIDAN TERMİK SANTRAL

İlçem

BAŞKA BİR AÇIDAN TERMİK SANTRAL

İlçemize yapılmak istenen termik santral ile ilgili olarak üzerinde durulması gereken mühim meseleler vardır. Termik santralin çevreye ve insan sağlığına olan zararını hepimiz biliyoruz .

Her meselede olduğu gibi termik santral meselesinde de sorunun kaynağının tam ve doğru olarak tespit edilmesi gerekmektedir. Herhangi bir sorunun kaynağı tam ve doğru olarak tespit edilirse çözümler çok kolay bir şekilde tespit edilir.  Maalesef termik santral konusunda sorunun kaynağını nedir , neden yapılmak istenmektedir, sorusuna cevap verilmemiş , bu konu hiç konuşulmamıştır. Şunu net olarak biliyoruz ki ; dünyada gitgide artan bir enerji ihtiyacı vardır. Dolayısı ile her ülke enerji üreten santrallerin sayısını artırmaktadır. Farklı farklı santraller yapılmakta olup değişmeyen tek gerçek her geçen bu ihtiyacın daha da arttığıdır. Ülkemizde batıya doğru gittikçe artan bir göç vardır. Sadece İstanbul’un nüfusu 15 milyonu geçmiştir. Trakya'mızın da nüfusunu eklediğimiz zaman neredeyse ülke nüfusunun dörtte biri İstanbul-Trakya  bölgesinde yaşamaktadır.  Ayrıca ülkemizin büyük sanayi kuruluşları bu bölgededir.. Enerji sektöründen elimize ulaşan bazı bilgiler sadece İstanbul’un harcadığı elektriğin ülkemizin toplam elektrik enerjisinin üçte biri olduğu yönündedir ki ; bu sayı çok büyük bir orana tekabül eder. İşte termik santral sorunumuzun temel kaynağı budur:  Yapılacak elektrik üretim santrali, hangi tür bir santral olursa olsun , çevreye zararlı ya da zararsız olsun hiç fark etmez bu bölgeye yapılmak zorundadır.. İstanbul ve Trakya'mızın artan elektrik ihtiyacı için santral yapmak mecburidir ve santral bu bölgede olmak zorundadır. Ülkemizin doğusuna bir santral yapıp oradan elde edilen elektrik enerjisini İstanbul’a taşıyamayız. Üretilen enerjinin önemli bir kısmı o mesafede elektrik iletim hatlarında kayıp olur… Santralin bu bölgeye yapılma mecburiyetinin sebebi de enerji nakil hatlarında meydana gelecek olan kayıptır. Böylece termik santralin yapılma amacı ve bu bölgeye yapılma sebebini tam olarak ortaya koymuş olduk.. Peki bu santralin yapımına engel olunabilir mi? Hayır. Hükümet bu santrali buraya yapacak. Güzellikle yapamazsa zorla yapacak ama bir şekilde yapacak. Bunun da kaçışı yok… Çerkezköy ve Kapaklı belediye başkanlarının yaptığı iyi niyetli mitingler miting olmaktan öteye gitmeyecektir.. Halkımız bu mitinglere destek vermiştir, belediye başkanlarımızın yanında olmuştur.  Ama bu yeterli olmayacaktır.  Daha  önce ülkemizde yaşanan bazı meselelerden  biliyoruz ki eninde sonunda hükümet bu santrali bu bölgeye yapacak. Peki çözüm nedir? Öncelikle şunu iyi bilmeliyiz ki çözümü ancak makam sahipleri , yetki sahipleri üretebilir. Bunun dışında herhangi bir kimsenin toplum içerisindeki maddi durumu ve toplumsal statüsü ne olursa olsun çözüm üretemez. Bizler vatandaş olarak slogan atmaktan öteye gidemeyiz.. Ülkemizde çözülmesi gereken bir çok sorun vardır. Çerkezköy'ümüz ve Kapaklımız aslında dünyayı değiştirebilecek kapasiteye sahip iki güzel ilçedir. Sorun ilçemizin bugüne kadar belediyeyi yol ve kaldırım yapmakla mükellef zanneden partiler ve başkanlar tarafından yönetilmiş olmasıdır. Bu sadece bugünkü başkanlarımız için geçerli değil. Bundan önceki başkanlarımız da maalesef böyle düşünmüşler , böyle zannetmişlerdir. Halbuki belediyemizin her konuda yapabileceği binlerce büyük proje vardır. Bizim bugünkü konumuz olarak termik konusunda ise yapılabilecek şeylerden birisi de  termik projesi ortaya atıldığı zaman çıkıp biz de Çerkezköy Belediyesi olarak kendi nükleer santralimizi yapacağız denmeliydi. Madem zehirleneceğiz, madem öleceğiz o zaman kendi Termik  Santralimiz nedeni ile zehirlenelim diyebilirdik. Peki nükleer santral yapmak kolay mı? Hayır tabii ki kolay değil.. Ama mesele zaten zora talip olmak değil mi?  Belediye başkanı olmak bu kadar kolay olsa oraya bir memur atanarak belediye idare edilebilirdi.. Peki nasıl olacak? Bir Nükleer Santralin maliyeti 4 ila 5 milyar dolar arasında. Bu kaynak nereden nasıl bulunacak Tabii ki devlet nasıl Yap-İşlet-Devret modeli uyguluyor ise belediyemiz de bu yöntem ile nükleer santral yapabilir. Gidip Japonya’daki firmalar ile kar ortaklığı anlaşması yaparak bu konuda bir ilke imza atabilir. Biliyorsunuz artık ülkemizde elektrik üretip devlete bu üretilen elektriği satmak daha kolay hale gelmiştir. Nükleer santrallerde elektrik daha ucuza mal edilmektedir. Devletin termik santralde üreteceği elektrikten çok daha ucuza elektrik üretebiliriz. Eğer bunu yaparsak hükümet termik santral yapmaktan vazgeçmek zorunda kalacaktır. Burada aklımızı kurcalayan sağlık faktörü hakkında akıllarda soru işareti kalmaması için hemen şunu belirtmekte fayda var: Termik santral her zaman sağlığa zarar verir. Kurulduğu andan itibaren çevreye ve sağlığa zarar vermeye başlar. Nükleer santral ise eğer bir patlama  ya da santralin zarar göreceği bir durum olursa zarar verir… Yani normal çalışmasına devam ederken bir zarardan bahsedemeyiz.. Nükleer santralden üretilen elektriğin satışında yüklenici firma ile belediye elde edilen kârı bölüşmeli, belediyemizin kasasına giren paranın bir kısmı bölge halkına gelir olarak dağıtılmalıdır. Bahsi geçen para miktarı aslında çok büyük bir miktardır. Yaklaşık yirmi milyon insan ve büyük sanayi kuruluşlarının elektrik ihtiyacından elde edilen bir gelirden bahsediyoruz. Bu noktadan itibaren en can alıcı hususa geliyoruz. Belediyemiz elde ettiği gelir ile ÇEBİTAK’ı kurmalıdır. Nasıl ki devletimizin önemli bir kurumu olan TÜBİTAK önemli çalışmalar yapmakta ise ÇEBİTAK (Çerkezköy Bilimsel Araştırmalar Kurumu) da  kendisine ayrılan ödenek ile bazı bilimsel Ar-Ge çalışmaları yapmalıdır. Peki ne yapmalıdır? Tabii ki hidrojen enerjisi üzerine çalışmalıdır. Nihayetinde nükleer santralin geliri ile kendi hidrojen santralimizi kurmalıyız. Hidrojen enerjisi temiz bir enerjidir.  Hidrojen sudan elde edilir. Suyu atomlarına ayırdığımız zaman hidrojen  ve oksijen elde ederiz. Hidrojen enerjisinin atığı oksijendir. Hiçbir zararı yoktur. Kaynak sıkıntımız yoktur. Dünyamızın dörtte üçü sudur.. Basit bir elektroliz çalışmasında atomlarına ayırdığımız suyu oksijen ve hidrojen olarak bir yanma alanına iletip yaktığımızda ısı enerjisi elde ederiz ve yanan oksijen ve hidrojen tekrar saf suya dönüşür. Yani enerji elde ederken ortaya atık olarak saf su çıkar. Hidrojen enerjisi çalışmaları tamamlandığı zaman kendi hidrojen santralimizi yaparak nükleere olarak bağlılığımızı sona erdirip çevre ve insan sağlığını tehdit eden hiçbir unsura yer vermemiş oluruz. Hem sağlıklı hem temiz hem de ucuz enerjiye kavuşuruz. Yine buradan elde edilen gelir halkımıza dağıtılarak insanımızın gelir ve refah seviyesi yükseltilebilir.  Sürecin devamında ise ülkemizdeki diğer belediyeler ile yapılacak ikili anlaşmalar sonucunda Türkiye'nin bütün elektrik ihtiyacını biz karşılayabiliriz. Ülkemizin elektrik için harcadığı paranın tamamını biz kazanabiliriz. İslam ülkelerinin tamamındaki yerel yönetimlerle anlaşarak 60 tane ülkenin tamamının hidrojen santrallerini yaparak çok büyük gelirler elde edebiliriz. Unutmayalım ki her şey bir hayalle başlar. Bir şeyi hayal etmeden hiçbir şey yapılamaz.. Ne olur elimizin altındaki bu muhteşem gücü sadece kaldırım yapmaktan ibaret zannetmeyelim.

Abdullah GÜMÜŞ

AdminAdmin