Ülkemizde bulunan akarsular verimli topraklar kısacası yaşanabilir iklim şartları.Bu coğrafyada bir çok devletin kurulup yıkılmasına şahit olmuştur.
Bu devletlerin inşa ettiği yapıtlar veya arkalarında bıraktıkları bir iz yok mudur? Bu yapıtların bulunmasında ve korunmasında bizim üstümüze düşen görev fazladır.Geçmişimiz ile birlikte bu
yapıtların turizmin gelişmesinde önemli bir rol oynar.Hem yerli turistin hem de yabancı turistin
o bölgeye akın etmesi bölgenin tanıtımında ve ülke sermayesinin artmasına katkısı bulunur.
Tarihimize sahip çıkmadığımız gibi yapıtlarımıza da sahip çıkmıyoruz.Bu konuda halkımızın eğitimsiz olduğunun kanaatindeyim.
Kültür ve Turizm Bakanlığının da açıkçası tarihi yapıtlarımıza ve turizm faaliyetlerinin yoğun yaşandığı bölgelerimize verilen önemin azlığı ile böylelikle gelecekte çocuklarımıza veya
torunlarımıza tarihimizi somut olarak gösteremeyeceğimiz aşikardır.
Turizm faaliyetlerinin yoğun olarak yaşadığı bölgelerimiz de yerli veya yabancı turistlerin
muzdarip olduğu konulardan biri de ürünlerin fiyatlarının fazla olmasıdır.Bence bölge esnaflarına devlet desteği sağlanması ile fiyatların düşeceğinden şüphem yoktur.
Bir diğer husus ile şu ülkemizde bulunan daha bir çok yerlerin akıllarda kalıplaşmış
yerler haricin de tanıtılmamasıdır.Eğer tanıtılıp reklam edilirse farklı turistik yerlerin açılması
ve açılan şehirlerin ekonomik yönde kalkınacağı bellidir.
Ülkemizde yaşanan olumsuz olaylar nedeni ile bu yıl diğer yıllara göre ülkemize
gelen turist sayısının büyük oradan da düşüş olduğu verilen istatistik raporlarında görülüyor.
Sevgili okurlar savaş denilen illet sadece can almaktan ibaret olmadığı gibi olumsuz ortamda insanların birbirine güvenini alıyor.Bu Dünya hepimize yeter.Yeter ki kardeşlik bağlarımızı koparmayalım.
Yazıma Ulu Önder Atatürk’ün turizm ile ilgi söylediği bir cümle ile bitirmek istiyorum.
Turizm yolu barış ve kalkınma yoludur.
