Köşe Yazıları
Giriş Tarihi : 22-10-2015 21:34   Güncelleme : 22-10-2015 21:34

Amansız Bir Hastalık

Cehalet denilen en amansız hastalık her geçen gün toplumumuzda yaygınlaşmaya devam ediyor

Amansız Bir Hastalık
Cehalet denilen en amansız hastalık her geçen gün toplumumuzda yaygınlaşmaya devam ediyor.  Yine fikrinden dolayı insanlar öldürülebiliyor. Yine insanlar öldüğünde siyasi düşünceleri nedeni  ile imanlı ya da imansız olarak tasnif edilebiliyor.  Bu da yetmemiş gibi birçok insan kalkıp ölenler hakkında ölmeyi hak edip etmediği şeklinde değerlendirmelerde  bulunabiliyor. Şimdi böylesine tasnifleri yapanlara cahil denmez de ne denir beyler? Cehaletin çok çeşitli nedenleri olmasına rağmen asıl neden insanların cahil olduğunu bilmemesinden kaynaklanmaktadır. Sokaktaki hangi insana sorsanız kemal bulmuş bir ruha sahip olduğunu söyler. Cahil kaldığını,  ilimden mahrum düştüğünü kim kabul edebilir ki?  İşte asıl meselede bu. Şayet insan cahil kaldığına bir kere inanmış bulunsa alimallah bir yılda münevver bir insan seviyesine yükselebilir.  Tıpkı hasta olan kişinin hastalığına çare araması gibi. Böylesine tasnifleri yapanlar. -Efendim onlar allameicihan, her şeyi bilirler. Hatta bu tasnif yetkisi kendilerine bizatihi Allah tarafından ilham ediliyor. Kimin yaşamayı hak edip kimin hak etmediği kendilerine değişik metotlarla bildiriliyor. Onlar bilginin uşağı, cehaletin efendisi unvanına nail olmuşlar. Ah keşke bunlar gerçek olsaydı. Keşke ilmin üç kelimeden ibaret olduğu zannedilmeseydi. İşte o zaman bu gibiler  susar, ahkâm kesmez, utanır ve insanlara saygı duyardı. Değil inançları nedeni ile kişileri dinsizlikle itham etmek, imanını şüpheli duruma düşürmemek için her zaman yeisle ümit arasında olup, suizanda ısrar etmezlerdi. Sırası gelmişken bir gerçeği daha anlatalım. Hz. Ali ilimde o derece ileri seviyelerdeydi ki Hz. Peygamber kendisi için: -Ali, ilimde bir okyanustur, buyurur. Bu hakikat karşısında Hz. Ali şöyle buyurur: -İlim okyanus, ben içinde küçücük bir damlayım. Tabi cehalet  öyle üç beş cümle ile geçiştirilecek cinsten bir konu değil. Hele hele son zamanlarda yaşanan sosyal meselelere bakıldığında at izinin it izine karıştığı dolayısıyla ilmin hangi türünün ne seviyede ve hangi kesimlerde olmadığı iyi analiz edilmelidir. Edilmek zorunluluğu vardır çünkü beş asır önce yaşanan sosyal buhranlar, bu gün ilk gün zindeliği ile karşımızda duruyor. Çünkü cehalet din ile ilişkilendirilmekte, cahilane davranış ve eylemlerin dinin buyruğu olduğu fikri yaygınlaştırılmaktadır. Her ekol fikirlerine murahhas bir din ihdas etmekte, bu nedenle insanlar öldürülmekte, öldürülmelerinin caiz olduğu fikri tasvip görmektedir. Çünkü en kolay şekilde taraftar bulmanın yolu meselelere dini alet etmektir. Çünkü zengin olmanın da, şöhret bulmanın da yolu dini kullanmaktan geçmektedir. Böylesine ucuz bir meze elbette ki masalardan eksik olmayacaktır. Sonuç ne olmalı derseniz acizane fikrim, dini duyguları ön planda tutanlara itibar edilmemesi gerektiğidir. Yani meyhanede fakihe, camide sefihe inanmamak, gerekir. Bir de efendim dini kural ve kaidelerin açık ve net bir şekilde belirlendiği, bu kurallara ilave edilmeyeceği gibi eksiltilmelerinin de söz konusu olmayacağının   samimi inanlar tarafından iyi bilinmesi gerekir.  Aksi takdirde din değil de dinler tabirini kullanmak durumunda kalmış olacağız. Dolayısıyla insanlar yaşayışlarına, siyasi görüşlerine ve bulundukları konumlarına göre etiketlenmiş olacaklardır. Bu da kutuplaşmaları artırmakla birlikte içtimai hayatın bozulmasına neden olacaktır.
AdminAdmin