Türkiye ekonomik bakımdan her geçen gün bir çıkmaza doğru hızla yol alırken iktidarın bu gidişe pek fazla aldırdığı söylenemez. İktidar bu gidişe aldırmadığı gibi muhalefetin uyarılarını da dikkate almıyor. Hatta Cumhurbaşkanı Erdoğan, adeti üzere muhalefeti sert sözlerle eleştirmeyi tercih ediyor. 'O'nlar ekonomiyi ne bilirler' deyip, makul önlem ve çıkış yollarını elinin tersi ile bir kenara itiyor.
Uzlaşı ve hoşgörünün olmadığı bir ortamda kalkınmadan, huzur ve refahtan bahsedilemez. Halk, iktidara idare etme yetkisi verirken muhalefete de eleştirme ve öneri getirme salahiyeti vermiştir.
Hayır, siz anladınız da ne oldu?
Doğalgaz, elektrik ya da akaryakıt fiyatları sabit mi kaldı? Yoksa beş yüz liralık mutfak giderleri dört yüz liraya mı düşürüldü?
Veya vatandaş yarını düşünmekten kurtulup, yazın hangi ülkede tatil yapacağını hesaplar konuma mı ulaştı?
İnsanımız bu yangını gördükten sonra AK Parti iktidarının ekonomiyi iyi bilip güzel bir şekilde idare ettiği yalanına artık itibar etmiyor. Damat Albayrak zoru atlattık, bundan sonrası daha kolay dese de insanımız asıl sıkıntıların geride olduğunu gayet iyi biliyor.
İşin en garip tarafı ekonomik darboğaz insanımızın canını acıtırken siyasiler gereksiz polemiklerle gündemi değiştirmeye çalışıyor.
Mesela mı?
Mesela Rahmetli İsmet İnönü'nün elinde ki bayrak konusu.
Bayram değil, seyran değil, eniştem beni neden öptü, demezler mi?
Mesela, tutuklular için ceza indirimi.
Şayet huzur ve güven sağlanacaksa varsın o insanlar da özgürlüklerine kavuşsun..!
Mesela İş Bankası hisseleri.
Ekonomiye can suyu olacaksa hiç bir zaman CHP'nin olmayan bu hisseler varsın hazineye devredilsin. Millet kurtulsun, ekonomik zorluklar atlatılsın.
Ne acıdır ki İş Bankası hisseleri gibi pek çok değer hazineye aktarılmasına rağmen bu çöküş önlenemedi.
Kısacası insanımız siyasilerin bir araya gelerek, uzman ekonomistler nezaretinde ülkenin kurtuluşuna çözüm aramalarını bekliyor.
Vatandaş, asgari ücretli, memur ve emeklinin maaşının iyileştirilmesi gibi kısa vadeli programlar değil, ülkeyi bir bütün olarak refaha ulaştıracak köklü ve esaslı programlar hazırlanmasını bekliyor.
İnsanımız; duble yol ve havaalanına yılda bir kaç kez ihtiyaç duyarken ekmeğe, elektriğe, doğalgaza ve ete her dakika ihtiyaç duymaktadır. Kalkınma ve gelişmişlik üç beş tane milyarlık otonun duble yollarda fink atması değil, fakir fukaranın evinde açlığı hissetmemesidir.
Türkiye ekonomik bakımdan her geçen gün bir çıkmaza doğru hızla yol alırken iktidarın bu gidişe pek fazla aldırdığı söylenemez. İktidar bu gidişe aldırmadığı gibi muhalefetin uyarılarını da dikkate almıyor. Hatta Cumhurbaşkanı Erdoğan, adeti üzere muhalefeti sert sözlerle eleştirmeyi tercih ediyor. 'O'nlar ekonomiyi ne bilirler' deyip, makul önlem ve çıkış yollarını elinin tersi ile bir kenara itiyor.
Uzlaşı ve hoşgörünün olmadığı bir ortamda kalkınmadan, huzur ve refahtan bahsedilemez. Halk, iktidara idare etme yetkisi verirken muhalefete de eleştirme ve öneri getirme salahiyeti vermiştir.
Hayır, siz anladınız da ne oldu?
Doğalgaz, elektrik ya da akaryakıt fiyatları sabit mi kaldı? Yoksa beş yüz liralık mutfak giderleri dört yüz liraya mı düşürüldü?
Veya vatandaş yarını düşünmekten kurtulup, yazın hangi ülkede tatil yapacağını hesaplar konuma mı ulaştı?
İnsanımız bu yangını gördükten sonra AK Parti iktidarının ekonomiyi iyi bilip güzel bir şekilde idare ettiği yalanına artık itibar etmiyor. Damat Albayrak zoru atlattık, bundan sonrası daha kolay dese de insanımız asıl sıkıntıların geride olduğunu gayet iyi biliyor.
İşin en garip tarafı ekonomik darboğaz insanımızın canını acıtırken siyasiler gereksiz polemiklerle gündemi değiştirmeye çalışıyor.
Mesela mı?
Mesela Rahmetli İsmet İnönü'nün elinde ki bayrak konusu.
Bayram değil, seyran değil, eniştem beni neden öptü, demezler mi?
Mesela, tutuklular için ceza indirimi.
Şayet huzur ve güven sağlanacaksa varsın o insanlar da özgürlüklerine kavuşsun..!
Mesela İş Bankası hisseleri.
Ekonomiye can suyu olacaksa hiç bir zaman CHP'nin olmayan bu hisseler varsın hazineye devredilsin. Millet kurtulsun, ekonomik zorluklar atlatılsın.
Ne acıdır ki İş Bankası hisseleri gibi pek çok değer hazineye aktarılmasına rağmen bu çöküş önlenemedi.
Kısacası insanımız siyasilerin bir araya gelerek, uzman ekonomistler nezaretinde ülkenin kurtuluşuna çözüm aramalarını bekliyor.
Vatandaş, asgari ücretli, memur ve emeklinin maaşının iyileştirilmesi gibi kısa vadeli programlar değil, ülkeyi bir bütün olarak refaha ulaştıracak köklü ve esaslı programlar hazırlanmasını bekliyor.
İnsanımız; duble yol ve havaalanına yılda bir kaç kez ihtiyaç duyarken ekmeğe, elektriğe, doğalgaza ve ete her dakika ihtiyaç duymaktadır. Kalkınma ve gelişmişlik üç beş tane milyarlık otonun duble yollarda fink atması değil, fakir fukaranın evinde açlığı hissetmemesidir.
