Güncel
Giriş Tarihi : 19-09-2018 19:27   Güncelleme : 19-09-2018 19:27

Pehlivan: İşte İsraf Tam da Budur

Pehlivan: İşte İsraf Tam da Budur
Saadet Partisi Tekirdağ İl Başkanı Feti Pehlivan, haftalık basın toplantısında ‘israf ekonomisinin son bulması’ gerektiğini yineleyerek, Türkiye’nin makam araçlarına harcadığı paranın vahametine vurgu yaptı. Pehlivan, "Son 3 yılda kamuya araç satın alımına harcanan para tam 4,9 milyar lira. Aynı dönemde araç kiralamaya harcanan miktar ise 1,5 milyar liradan fazla.  Toplamda 6,5 milyar lirayı buluyor. Buna 2018 yılının ilk yarısını da kattığımızda bu rakam 7 milyar liraya ulaşıyor. İki ay önce Çin’den bin bir zorlukla alınan 3,6 milyar dolar kredi dikkate alındığında durumun vahametini varın siz düşünün” Saadet Partisi Tekirdağ İl Başkanı Feti Pehlivan, haftalık olağan basın toplantısında gündeme ilişkin önemli açıklamalarda bulundu. İkiz Kuleler’e 11 Eylül’de saldırı yapıldığını hatırlatan Pehlivan, bu saldırıyı bahane eden ABD’nin İslam coğrafyasında kan ve gözyaşının akmasına neden olan politikalar izlediğine dikkat çekti. 12 Eylül antidemokratik darbenin 38’inci yıldönümü olduğunu da hatırlatan Pehlivan, “Cenab-ı Allah bir daha bu millete 27 Mayıs’lar, 12 Eylül’ler, 28 Şubat’lar, 15 Temmuz’lar yaşatmasın. Darbelerle Türkiye’nin önü kesilmeye çalışılıyor. Çalışanın emeği, fakir fukaranın ekmeği çalınmıştır. Bir milletin umudu, geleceğe ilişkin hayalleri yok edilmiştir” dedi.

"6,5 MİLYAR LİRAYI BULUYOR"

Pehlivan, makam aracı konusunda gerçekten korkunç bir israf söz konusu olduğunu hatırlatarak, "2015-2016-2017 yani son 3 yılda kamuya araç satın alımına harcanan para tam 4,9 milyar lira. Aynı dönemde araç kiralamaya harcanan miktar ise 1,5 milyar liradan fazla.  Toplamda 6,5 milyar lirayı buluyor. Buna 2018 yılının ilk yarısını da kattığımızda bu rakam 7 milyar liraya ulaşıyor. İki ay önce Çin’den bin bir zorlukla alınan 3,6 milyar dolar kredi dikkate alındığında durumun vahametini varın siz düşünün” İfadelerine yer verdi.

"DARBELERDEN DERS ÇIKARMALIYIZ"

Darbeleri önleminin yolunun darbelerden ders çıkarmaktan geçtiğini belirten Pehlivan açıklamasına şöyle devam etti: “Önemli olan yapılan hatalara tekrar düşmemektir. Maalesef 12 Eylül’den sonra yapılan yanlışlar, Türkiye’yi 28 Şubat’a, 28 Şubat’ta yapılan yanlışlar da 15 Temmuz’a götürdü. Tıpkı 12 Eylül’deki gibi 28 Şubat’ta da on binlerce insan irtica bahanesiyle fişlendi. Binlercesi işten atıldı, ihraç edildi. Gece yarıları evleri basıldı.  Hukuk, adalet, insan hakları rafa kaldırıldı. Biz istiyoruz ki; 15 Temmuz’dan sonraki süreçte de aynı yanlışa düşülmesin. Elbette her türlü terör örgütünün üzerine gidilsin.  Elbette devlete sızmış her türlü illegal yapı dağıtılsın. Ama masumlar cezalandırılmasın. Onların masumiyeti üzerinden yürümesin. Keyfiyet değil, adalet esas alınsın.”

"AYNI HATALAR TEKRARLANMASIN"

Darbeleri önlemek için daha fazla şeffaf ve daha fazla demokrasi olması gerektiğini kaydeden Pehlivan, "Herkesin saygı duyduğu bir adalet sistemine ihtiyacımız var.  Gelir dağılımında hakça bir paylaşımı sağlamaktır. En önemlisi de; Türkiye Cumhuriyeti’ni, hiçbir ideolojinin, hiçbir yapının, hiçbir partinin ve hiçbir kişinin vesayet ve tahakkümü altına sokmamak gerekir."Cümlelerine yer verdi.

"İKTİDAR, FIRSATÇILIĞI KENDİ İCRAATLARINDA ARAMALI"

Son zamanlarda Türkiye’nin bir numaralı problemi haline gelen zam konusuna da değinen Pehlivan, “Artık zamlar hayatımızın bir parçası oldu. Küçücük bir örnek olsun diye söylüyorum; bir kutu küçük salça 4 liradan 8 liralara çıktı. Bir top A4 kâğıdı 6 liradan 22 liralara çıktı. İktidar bütün kâğıt fabrikalarını satarak ülkeyi kâğıtta bile dışarıya bağımlı hale getirdi. Tuvalet kâğıdı dahi 60 liralık rakamları gördü. Aynı zamanda ne yazık ki fırsatçılık da hortladı. Birtakım tarihi taşların, heykellerin ziyaret edilmesine zam yapılmasını anlayamam. Bu hafta müze ve ören yerlerine yüzde 50’lerin üstünde zamlar yapıldı. Kanaatimizce iktidar, fırsatçılığı sadece marketlerde değil, kendi icraatlarında da aramalı” İddiasında bulundu.

"DOLARIN TURŞUSUNU KURARAK KRİZDEN ÇIKAMAYIZ"

Dövize karşi verilen tepkilerin komik olduğunu hatırlatan Pehlivan, açıklamalrının devamında şu ifadelere yer verdi:  “Hollanda ile ters düşüyor, portakal bıçaklıyoruz. ABD ile ters düşüyor, telefon parçalıyoruz. Son olarak ise Bursa’da bir turşu üreticisi firma dolara tepki göstermek için doların turşusunu kurmuş. Düştüğümüz durum komik bir hal aldı. Ne yazık ki en üst merciden en alta kadar olayları sağlıklı bir şekilde okuma yeteneğimizi kaybediyoruz. Telefon kırarak, portakal bıçaklayarak, doların turşusunu kurarak içinde bulunduğumuz krizden çıkmamız mümkün değildir."

"TÜRKİYE’NİN BÜYÜMESİ OBEZİTEDİR"

Büyüme rakamlarının gerçeği yansıtmadığını iddia eden Pehlivan, "Bu hafta açıklanan 5,2’lik büyüme kimseyi kandırmasın. Sanayinin daraldığı, ticaretin küçüldüğü, tarım ve hayvancılığın bitme noktasına geldiği bir ülkede sağlıklı büyümeden bahsetmek mümkün değildir.  Obezite hastalığı sadece insanlarda değil, ekonomide de olabilir. Türkiye’nin büyümesi sağlıklı bir büyüme değil, bir obezite hastalığıdır.” Değerlendirmesinde bulundu.

"3 YILDA MAKAM ARAÇLARINA 7 MİLYAR HARCANDI"

Saadet Partisi olarak haftalardır gündeme getirdikleri ‘israf ekonomisi son bulmalı’ söyleminin nihayet Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak tarafından dinlendiğinin altını çizen Pehlivan, “Sayın Berat Albayrak’ın kamuya ait taşıtların envanterini istediği ve kamu araçlarında tasarruf planlamasına gitmeyi planladığı ortaya çıktı.  Bunu doğru ve sevindirici bir adım olarak görüyor, sonuna kadar destekliyoruz. Çünkü makam araçlarında korkunç bir israf söz konusu; 2015-2016-2017, yani son 3 yılda kamuya araç satın alımına harcanan para; tam 4.9 milyar lira. Aynı dönemde araç kiralamaya harcanan miktar ise 1,5 milyar liradan fazla.  Toplamda 6.5 milyar lirayı buluyor. Buna 2018 yılının ilk yarısını da kattığımızda bu rakam 7 milyar liraya ulaşıyor. Daha iki ay önce Çin’den 3.6 milyar dolar kredi bulduğumuzda nasıl bayram ettiğimiz hatırlanacak olursa rakamların vahameti daha iyi anlaşılacaktır. İşte bizim israf dediğimiz tam da budur.  Atalarımız güzel demiş; ben yumuşatarak söyleyeceğim; Ekmeğimiz yok yemeye, limuzinle gidiyoruz gezmeye” diye konuştu.

"ÜRETİME HARCAMA YAPSAYDIK KRİZ OLMAZDI"

Son 16 yılda sahip olunan kaynaklar, alınan borçlar gösteriş, şatafat ve makam araçları yerine üretime yatırım yapılmış olsaydı Türkiye’nin bugün ekonomik krizle yüzleşmemiş olacağına dikkat çeken Pehlivan, "Ama maalesef aynı hatada ısrar ediliyor. Mesela bu hafta Alman Der Spiegel dergisinde yayınlanan habere göre Türkiye ile Almanya arasında 35 milyar Euro’luk bir hızlı tren ağı projesi görüşülmüş. Buna göre Almanya’dan alınacak 35 milyar Euro’luk destek ile Türkiye’deki hızlı tren ağları yenilenecek ve mevcut ağlara yeni hatlar eklenecek. Buradan iktidarı tekrar tekrar uyarıyoruz; ayağımızı yorganımıza göre uzatmak zorundayız. Borç yiğidin kamçısı olmaktan çıktı, boğaza kadar geldi. Tekrar söylüyorum; biz hızlı trene karşı değiliz. Böyle hızlı borçlanmaya ve aldığımız borçların yanlış önceliklerde kullanılmasına karşıyız” dedi.

"DIŞ POLİTİKA ‘HEY HEYLERLE’ YÜRÜTÜLEMEZ"

Tahran Zirvesi ve İdlib konusuna da değinen Pehlivan, konuşmasını  şöyle noktaladı: "Büyük umutların bağlandığı Tahran Zirvesi’nden ne yazık ki çözüme dair bir karar çıkmadı. Bölgede büyük acılar yaşandı. Çözüm silahta değil, diyalogdadır. Suriye iç savaşının bir an önce sonlandırılması, bölgenin sükunete kavuşturulması için diyalog süreci kararlı bir şekilde sürdürülmelidir. İdlib’e askeri müdahale yeni göç dalgalarını tetiklemekle kalmayacak, tarihin en büyük dramlarından birine neden olacaktır. Dış politika ‘hey heylerle’ yürütülemez. Oturup düşünmek lazım. Her zaman söylediğimiz gibi, biz bu uyarılarımızı bir kardeşlik vazifesi olarak yapıyoruz.”
AdminAdmin