Köşe Yazıları
Giriş Tarihi : 30-12-2016 04:52   Güncelleme : 30-12-2016 04:52

Mini Beyinler O'nu Anlayamaz

Mini Beyinler O'nu Anlayamaz
Savaşta Türkiye'yi kurtaran, savaştan sonra da Türk Ulusu'nu yeniden dirilten Atatürk'ün ölümü, yalnız yurdu için değil, Avrupa için de en büyük kayıptır. Her sınıf halkın O'nun ardından döktükleri  içten gözyaşları bu büyük kahramana ve modern Türkiye'nin Ata'sına layık bir tezahürden başka birşey değildir. Winston Churchill, İngiltere Başbakanı, 1938 Tamda birlik ve beraberliğe ihtiyaç duyduğumuz bir zamanda Rize'de Atatürk Heykelinin yerinden sökülerek valilik önüne dikilmesi hiçte şık olmadı. Durup dururken Türk Milleti arasına nifak sokmayı meziyet addeden Rize Belediye Başkanı, sanırım yaptığının ne manaya geldiğini bilmiyor. Bu gün şehit düşenlerin, dünkü vatan evlatlarından ne farkı var? Yapılan bir hizip,  bir nifak ve bir ihanet değil de nedir? Küçücük beyinlerle elbetteki  büyük dehaları anlayabilmek mümkün değildir. Onları anlamak büyüklüğü, zekayı, erdemi ve vatan sevgisini gerektirir. Bu meziyetler yoksa, insan atasını da inkar eder, babasını da..! Hep dağdaki eşkiyadan, şehirlere inmış canilerden bahseder dururuz. İnsanımızı katleden, vatandaşımızın malına ve canına kasteden soysuzları yereriz. Türk Milletinin değerleri ile oynayanların dağdaki eşkiyadan ne farkı var? Onun gibilerin Atatürk'ü anlayabilmesi elbetteki mümkün değildir. Geçmişine  savaş açanlarla tarihin seyrini değiştirenler, siyahla beyaz kadar farklı, vatanseverle hain derecesinde belirgindirler. Eleştirilerin dahi meczuplara iltifat olacağı düşüncesi ile diyoruz ki; dünyanın taktir ettiği Atatürk'ü anlamak mutluk süretle büyük insanların işidir. Yıl 1923. Atatürk Adana Tren Garında inmiş etrafı seyrederken halkın tezahürü ile karşılaşır. Ancak kalabalık içerisinde bir gurup kadın, ellerindeki pankartlarla öne çıkarak ağlaşırlar. Kalabalığın ekseriyeti Antakyalı Türkler olup, İskenderun'un da kurtarılması için Atatürk'e yalvarır. Herkesin gözleri yaşlı, hıçkırıklara boğulmuş olup Ataürk'ün ağzından çıkacak cümlelere odaklanmıştı. Atatürk: -Kırk yıllık Türk Yurdu yabancı elinde kalamaz, der. On altı sene sonra hasta ve bitkin olmasına, doktorlarının mutlak istirahat etmelisiniz demesine  rağmen o, Hatay'a yakın olmak amacıyla tekrar Adana'ya gider. Saatlerce istirah etmeksiz çalışır ve Hatay Türk topraklarına katılır. İsmail Habip, hatıratında şu cümlelere yer verir: Ey sevgili Hatay, seni kurtaran, senin şehidin oldu..!
AdminAdmin