Güncel
Giriş Tarihi : 21-11-2017 21:31   Güncelleme : 21-11-2017 21:31

KÜSTAHÇA DAVRANIŞLAR

Ülkemize yönelik dış politik oyunların dozu her geçen gün artmaya devam ediyor

KÜSTAHÇA DAVRANIŞLAR
Ülkemize yönelik dış politik oyunların dozu her geçen gün artmaya devam ediyor. Ancak Nato tatbikatı öncesinde sergilenen rezalet, politik oyun olmaktan ziyade hayvanlıkla eşdeğer bir davranış şeklidir.  Şimdiye kadar düşmanlıklarını gizlice sürdüren kuzu postuna bürünmüş çakallar artık açık açık kinlerini kusmaya başladılar. İşte bu noktada bizler hem iç hem de dış politikamızı gözden geçirerek  geleceğimizi yeniden şekillendirmek zorundayız. Batı'nın bu denli küstahça  davranışlar sergilemesinin nedeni, dibe vuran ekonomi, ES 400 füzeleri ya da tıkatılan demokratik kanallar olarak bilinse de asıl neden 15 Temmuz darbe girişimi ile başarılamayan  iç karışıklıkların fitilini ateşlemektir. Zira benzer oyunlar Libya, Irak ve Suriye'de sahneye konulmuş ve Batı bunda son derecede başarılı olmuştur. Mustafa Kemal Atatürk ve Recep Tayyip Erdoğan'ı hedef  gösteren insanlık müsveddeleri, Libya ve Irak Halkı gibi Türk Milleti'nin de Batı emperyalizmine kucak açacağını düşünerek  sadece aptallıklarını dünya kamuoyuna tescil ettirebilmek derecesinde bir başarının temsilcileri olmayı başarabilmişlerdir. Pek tabidir ki  Türkiye'nin bu oyunlara gelmesi mümkün değildir. Çünkü millete hizmeti şiar edinmiş her  devlet büyüğü, Türk Milletinin bağrında erişilmez bir değere sahiptir. Kim kime ne kadar muhalif olursa olsun, bu kaidenin değişmesi mümkün değildir. Ancak bu milli hassasiyetin gölgesine sığınarak yapılmış hataları görmezlikten gelmek hayra alamet  yorumlanmamalıdır. Yakın zamanda milliyetçiliği ve de Türklüğü çok lüzumsuz bir eşya gibi hayatımızdan çıkarmak isteyenler,  sanıyorum ki yaşanan bu trajedi  sonrasında yapmak istediklerinin ne derecece yanlış olduğunu çok daha iyi anlamışlardır.  Düşünmeyenler için  çok fazla anlam ifade etmeyen bu kavramlar, dün olduğu gibi bu gün de ülkemizin, birliğimizin ve istikbalimizin en önemli yapı taşlarıdır. Yani  uluslararası ilişkilerde Din ve Mezhep gibi ikinci derecede öneme sahip bağlar Türklük şuuru üzerinde telakki edilmemelidir. Şayet bu değerler milliyet esasından daha çok öneme haiz olsalardı, her biri Osmanlı İmparatorluğunun bir eyaleti olan pek çok Müslüman Millet  en zor zamanlarda ihanet içerisinde olup bağımsızlıklarını ilan etmezlerdi,  Din ve Mezhep kavramlarını bir kenara iterek milliyet esasına sarılmazlardı. Norveç'te sergilenen Türk düşmanlığının bir benzerini yarın başka bir ülkede  görmek fevkalade mümkündür. Bütün bu düşmanlıklar karşısında yapmamız gereken tek şey; hedef tahtasına oturtulan, ATATÜRK  ilke ve inkılapları doğrultusunda  tam bağımsız ülke statüsüne yükselmek olmalıdır!
AdminAdmin