Güncel
Giriş Tarihi : 09-03-2018 04:09   Güncelleme : 09-03-2018 04:09

Kadına Şiddet  Sistemden Ayrı Düşünülemez

Kadına Şiddet  Sistemden Ayrı Düşünülemez
08 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü nedeniyle Tekirdağ Barosu tarafından kadın hakları konusunda basın açıklaması yapıldı. Av. Füsun Sular, Koordinatör Av. Belgin Tunca, Tekirdağ Barosu Yönetim Kurulu Üyesi Ve Kadın Hakları Komisyonu Üyesi Av. Sevil Erdoğan, Tekirdağ Barosu Yönetim Kurulu Genel Sekreteri Serçin Deneri, Kadın Hakları Komisyonu Üyesi Av. Hilal Üner Özcan'ın katıldığı basın açıklamasında  kadın ve çocuklara yönelik şiddet ve cinsel istismarın sistematik bir şekilde arttığına dikkat çekildi.

"CİNSİYET AYRIMI ORTADAN KALDIRILMALI"

Tekirdağ Barosunda yapılan basın açıklaması,  Kadın Hakları Komisyonu Başkanı Av. Yasemin Elhan tarafından yapıldı.  8 Mart tarihinin kadını aşağılayan zihniyete karşı mücadele verildiği gün olduğunu hatırlatan Av. Yasemin Elhan, "8 Mart; Dünya Kadınlarının taleplerini birlikte daha gür haykırdıkları, kendilerini toplumda eşit bir birey olarak yok sayan çağdışı zihniyetlere karşı çıktığı, kadını sömüren, aşağılayan, yok eden sistem ve zihniyetlere karşı omuz omuza mücadele verdiği gündür. Kadına yönelik ayrımcılığı, dünyada sömürünün, şiddetin, eşitsizliğin, yoksulluğun artmasına neden olan sistemden ayrı düşünmek mümkün değildir. Bu nedenle temel olarak bu sistemin değişmesi sağlanmadan kadın sorunlarına çözüm bulmak mümkün olmayacaktır. Cinsiyet ayrımının ortadan kaldırılmasıyla özgür, eşit bir birey ve toplum oluşumu sağlanabilir." diye konuştu.

"KADINLAR AYNI ORANDA TEMSİL EDİLEMEKTE"

Kadınların Türkiye'de yeterli düzeyde temsil edilemediğini belirten Yasemin Elhan, açıklamasının devamında şunları söyledi: "Ülkemizde toplumsal cinsiyet ayrımcılığı; aile içinde başlayarak, toplumun her alanında var olmaya devam etmektedir. Tarihsel, kültürel ve dinsel bir takım gerekçeler üretilerek kadınlar eğitimden, iş hayatından ve toplum yaşantısından uzaklaştırılmaktadır. Ülkemizde nüfusumuzun yarısını teşkil eden kadınlarımız; yaşamın her alanında varken; karar alma organlarında, istihdamda, eğitimde politikada aynı oranda temsil edilememektedir."

"GERİYE GİDİŞİN ETKİSİ BÜYÜKTÜR"

Şiddet ve cinsel istismarın arttığının altını çizen Elhan, "Kadına ve çocuklara yönelik şiddet ve cinsel istismar sistematik bir şekilde artmaktadır. Kadına yönelik şiddet ve cinsel istismarın artmasını, görünürlüğün ve farkındalığın artmasıyla açıklanmasını kabul etmiyoruz. Kadına yönelik şiddet ve istismarın artmasında kadına yönelik politikalarda sistemli bir geriye gidişin etkisi büyüktür. Eğitim müfredatı ile toplumsal cinsiyet rollerindeki eşitsizlikler pekiştirilmekte, dini referanslar dikkate alınarak kanuni düzenlemeler yapılmakta, kesintisiz zorunlu eğitim süresi kısaltılmakta, kadına yönelik şiddet haberlerinde medyada eril dil kullanılmakta, kadının asıl görevinin annelik ve esas yerinin ev olduğu algısı yaratılarak kadının sosyal yaşamda yer alması kısıtlanmaktadır. Kamusal alanların kadınlar için güvenilir hale getirilmesi sağlanacağı yerde kamu hizmetleri toplumsal cinsiyet ayırımına yol açacak şekilde verilmekte, failin fiili tartışılacağı yerde kadının şiddete uğramasına bulunduğu yer, zaman ve giyiniş biçimleri mazeret olarak kullanılmaktadır." ifadelerine yer verdi.

"KADINA ŞİDDET ÖNLENEBİLİR"

Kadına yönelik şiddetin alınması gereken bir takım önlemlerle ortadan kaldırılabileceğine vurgu yapan Elhan, "Kadına yönelik şiddetin önlenmesi, toplumsal cinsiyet eşitsizliği problemi; ekonomik ve toplumsal hayatın eşitlik ilkesi kapsamında düzenlenmesiyle mümkündür. Kadınları toplumsal hayat dışına itmeye çalışan, cinsiyetçi ve ayrımcı politikalardan ve uygulamalardan vazgeçilmelidir. Laik eğitim sistemi her türlü toplumsal cinsiyet eşitsizliğin kaldırılması için bir zorunluluktur." değerlendirmelerinde bulundu.

"KADIN EŞİT VE ÖZGÜR BİREY KABUL EDİLMELİDİR"

12 yıl kesintisiz zorunlu eğitimin,  kız çocuklarının birey olmasını sağlayacak önemli bir faktör olduğuna dikkat çeken Elhan, konuşmasını şöyle sürdürdü: "Politik dil kullanımının ve özellikle Diyanet İşleri Başkanlığınca yapılmakta olan kadına yönelik cinsel tanımlamaların mevcut yasalarla çelişkili olmaması sağlanmalıdır. Aile kavramı kullanılarak; kadına yönelik şiddette ve aile mahkemesinin görevli olduğu alanlarda ve davalarda arabuluculuk ve uzlaştırma yöntemleri kabul edilmemelidir. Kadına sadece ailenin bir parçası gören politik, kültürel anlayış değiştirilerek, kadının eşit ve özgür birey olduğu kabul edilmelidir."

"BARIŞIN SAĞLANDIĞI BİR DÜNYA İSTİYORUZ"

Kadın hakları konusunda taviz vermeyeceklerini kaydeden Elhan, konuşmasını şöyle noktaladı: "Bizler; Tekirdağ Barosu olarak; Türkiye Barolar Birliği Kadın Hukuku Komisyonu (TÜBAKKOM) üyesi olarak; kadınlarımızın cumhuriyet devrimleri kazanımlarından ödün vermeyeceğimizi; kadına karşı her türlü ayrımcılığın ortadan kalktığı, kadının birey olarak var olduğu, özgürlüklerinin kısıtlanmadığı, şiddettin ve istismarın önlendiği, barışın sağlandığı bir Türkiye ve dünya istediğimizi bir kez daha kamuoyuyla paylaşıyoruz."

Haber: Asim YAVUZ

AdminAdmin