Güncel
Giriş Tarihi : 21-03-2020 11:46   Güncelleme : 21-03-2020 11:46

İşin Şakası Yok

Cumhuriyet Halk Partisi Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer, birinci dereceden halk salığını tehdit eden korona virüsün, ekonomik ve sosyal etkilerine karşı, özellikle tarım sektöründe yeniden planlı, yerel ve yerli odaklı üretime dönmeliyiz “ dedi

İşin Şakası Yok

Cumhuriyet Halk Partisi Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer, birinci dereceden halk salığını tehdit eden korona virüsün, ekonomik ve sosyal etkilerine karşı, özellikle tarım sektöründe yeniden planlı, yerel ve yerli odaklı üretime dönmeliyiz “ dedi.

Gürer, halk sağlığıyla ilgili tedbirlerin alınmasının ardından, dünyayı etkisi altına alan bu salgının, tarım sektörüne yapılacak yatırımlarla Türkiye için geleceği korumaya dönüşebileceğine dikkat çekti. Gürer, Aralık ayında Çin’den başlayan ve süreç içinde tüm dünyayı tehdit eden Korona virüs salgının neden olduğu can kayıplarının üzüntü verici olduğunu belirtti.  Yaşamını yitirenlere baş sağlığı dileyip toplu halde bir arada olmama kuralına herkes uymalı.” dedi.

"YAŞAM DEVAM EDİYOR"

Ülkemizde de  can kayıpları yaşandığını belirten Gürer, “Öncelik halkın sağlığıdır. Bu konuda tüm önlemler eksiksiz bir şekilde yerine getirilmesi için çalışmaktadır. Vatandaşlar da alınan önlemlere harfiyen riayet etmelidir. Yalnız kendimiz için değil yakınlarımız, sevdiklerimiz içinde kurallara uyulması önemi büyüktür” diye konuştu.

"CİDDİ SONUÇLAR DOĞURACAK"

Her şeye rağmen hayatın devam ettiğini belirten CHP Milletvekili Ömer Fethi Gürer, “Öyle anlaşılıyor ki, virüsün ekonomik ve sosyal etkileri de tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de ciddi sonuçlar doğuracak. Ülkemizin, bu virüsün ekonomik etkileri açısından ciddi  ders çıkarılması gereken durumlar var. Şayet son 18 yıldır uygulanan yanlış tarım politikalarından vazgeçilir ve ciddi yatırımlar hemen yapılırsa, bu salgın ekonomik açıdan ülkemiz için çok büyük bir yenileşme ve gelişmeye  dönüşebilir” diye konuştu.

SALGININ İTHALATA ETKİSİ

Korona virüs salgını nedeniyle ithal edilen pek çok gıda ürünü, canlı hayvan ve et ihracatının durdurulduğunu hatırlatan Gürer, “Türkiye’ye 130’un üzerinde ithal ürün geliyor. Dondurulmuş gıdalar ve soğuk zinciri ile gelen ürünler ve bazı gıda ürünleri ülkemize girişi durdu. Diğer taraftan   Dünya çok ülkesinde görüldüğü üzere marketlerde raflarda bazı gıda ürünlerine yoğun ilgi oluştu. Bakan, Bugün için yeterli stok olduğu belirtiliyor. Dünyada Herkes kendi derdine düştü. İhtiyaç olsa ürün bulacak ülkede yok. Esas olan kendi kendine yetebilecek üretim yapmaktır. Dünyada tarımda kendi kendine yeten yedi ülkeden biri iken ithalatçı noktaya evrildik. Bu durumdan hızla sıyrılıp tekrar ihracatçı olarak büyüyebiliriz, “şeklinde konuştu.

"DERS ALMALIYIZ"

Gürer, açıklamasının devamında şunları söyledi: “Korona virüs tehdidinin,  nasıl gelişip nasıl sonuçlanacağı bugünden bilinmiyor. Önlemler alınıyor. Salgın sonuçlandığında durum daha açık görülecek. İlk olarak şu anda borçlarından dolayı tarlasını ekemeyen çiftçilerin borçları ötelenmelidir. Tarım Kredi Kooperatifleri dahil banka borçlarının faizleri silinmelidir. Tarım ve Orman Bakanlığı ihtiyaç ürün deseni çıkartarak, çiftçileri yeniden ekime, üretime yönlendirmelidir. Şimdi kkim zamanıdır. Hiç bir tarla boş kalmayacak destek sağlanmalıdır."

"KÖYLERİNE YÖNLENDİRİLMELİDİR"

İthalatında risk olabilecek ürünlerin belirlenmesi gerektiğini ifade eden Gürer, "Bu ürünlerin ekimi üzerinde çalışmalar yapılmalıdır.  Tohum, gübre, ilaç konusunda çiftçiye acil destek paketi oluşturulmalıdır. Çiftçilerin tarımsal sulamadan kaynaklanan elektrik enerjisi borçları hasat dönemine kadar ötelenmelidir. Türkiye’nin yeniden tarımda kendine yeten bir ülke olabilmesi için ekim dışı kalmış tarım alanları  saptanıp derhal yeniden ekime açılmalıdır. Üreticilere gübre, mazot, ilaç desteği için ciddi katkı verilmelidir. Tarım maliyetlerinin artmasından dolayı köyünü terk edip büyükşehirlere göç eden çiftçiler desteklenerek yeniden köylerine yönlendirilmelidir.” ifadelerini kullandı.

"ÜRETİM YAPAMAZ HALE GELDİK."

Son 10 yıl içinde 3 milyon 350 bin hektar tarım arazisinin ekim alanı olmaktan çıktığını, binlerce çiftçinin üretim yapamaz hale geldiğini, üretimdeki maliyetlerin sürekle artması nedeniyle köylülerin köylerini terk ettiğini ve tüm bu sorunlar nedeniyle Türkiye’nin samanı bile ithal eder duruma geldiğini vurgulayan Gürer, “Tarım alanlarını doğru değerlendirip, dünyanın ihtiyacı olan ürünleri yetiştirirsek hem ülkemize fayda sağlarız hem de yurtdışına ürün ihraç ederiz. Ayrıca istihdam sorununu da büyük ölçüde çözmüş oluruz.” dedi.

"KÖYLÜ MİLLETİN EFENDİSİDİR"

“Köylü milletin efendisidir” diyen Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün Türk tarımının nasıl gelişeceğine dair görüş ve önerilerini içeren 1937 yılında yaptığı Meclis konuşmasındaki “Milli ekonominin temeli tarımdır bunun içindir ki tarımda kalkınmaya büyük önem vermekteyiz. Köylere kadar yapılacak programlı ve pratik çalışmalar bu maksada erişmeyi kolaylaştıracaktır, fakat bu hayati işi isabetli amacına ulaştırabilmek için ilk önce ciddi etütlere dayalı bir ziraat siyaseti tespit etmek ve onun için de her köylünün ve bütün vatandaşların kolayca kavrayabileceği ve severek tatbik edeceği bir ziraat rejimi kurmak lazımdır.” şeklindeki sözlerini hatırlattı.

"İŞİN ŞAKASI YOK"

Gürer, açıklamasında şu cümlelere yer verdi: "Atatürk’ün ziraatla, tarımla ilgili görüşleri  Türkiye’nin  var oluş hikâyesidir. Süngü ile kazanılan zafer  üretim ve tarımla karasabanla toprağa verilen değerle ayağa kalkılmıştır. Atatürk’ün toprağa, çiftçiye, köylüye verdiği önemle mucizeler doğmuştur. Bu süreç 1990’larda ithalci kafalarla dönüşmüş ve 2002’den sonra ithalata dayalı süreç hızlandırılmıştır. Corona virüs bu bağlamda acı bir deney olmaktadır. İthal ürünlerin yanında tohum, gübre ve ilaçta da dışa bağımlı haldeyiz. Üretici girdi maliyetlerindeki artış nedeniyle ürettiğinden kazanamaz duruma  gelince topraktan uzaklaştı."

"TARIMI DIŞA BAĞIMLI KILDI"

"Çiftçiyi eğiten, destekleyen ve ihtiyacına göre katkı sağlayan devlete ait tarımsal araştırma kurumlarının çoğu kapatıldı ya da içi boşaltıldı, işlevi değiştirildi. Tarım bürokrasisinde yetişmiş kadrolar devre dışı bırakılıp ithalci anlayış egemen oldu. Paramız var alıyoruz anlayışı tarımı dışa bağımlı kıldı. Corona virüs ile her ülke kendi başının çaresine bakmak zorunda kalıyor. Bugün şeker pancarı melası ile üretilen alkole olan ihtiyacı konuşuyoruz. NBŞ karşısında şeker fabrikaları  sahiplenmemiz ve stratejik bir ürün şekeri, küsmesi, melası ile önemini anlatırken bizi duymayanlar bugün bizim gibi konuşuyorlar. Önemli olan bu acı dersleri almadan soruna doğru bakabilmektir."

"EKİM SEFERBERLİĞİ İLAN EDİLMELİ"

Gürer, konuşmasını şöyle noktaladı: "Yabancı şirketlerin danışmanları akıl hocası  olarak dinleyenler bizlere en azından bundan sonra ders almalarıdır. Ülkemizde tarım  bürokrasisi  çok iyi yetişmiş kadrolarının söylediklerine Tarım ve Orman Bakanlığı kulak vermeli ve Konuyu bilen Demokratik Kitle Örgütleri önermeleri önemsenmelidir. Birinci sınıf tarım arazileri, çayır ve meralar yanlış kentleşme politikaları nedeniyle yok edildi ancak halen ekilebilir boş alanlar var. Şimdi Ekim zamanı  başta buğday fasulye nohut pancar  olmak üzere hububatın ve bakliyatın tamamında bir Ekim seferberliği ilan edilmelidir. Boş tarım alanı kalmamalıdır. Çiftçi özel bankalar dahil tüm borçlar hasat dönemine kadar dondurulmalıdır. Ödeme güçlüğü sonucu toprağı elinden alınma aşamasına gelinen çiftçi sahiplenilmelisin.”

AdminAdmin